Buika…

Kabul etmem gerek Buika ismini daha önce duymamıştım. Haşmet gözlerini kocaman açarak "Nasıl bilmezsin?" derken birazcık utanmış da olabilirim…  Ve de ekledi "Bu senenin en iyi konseri olacak!". Hemen orada internete girip bir şarkısını dinlemek istedim ve ismini daha önce duymadığım bu buğulu sesi daha önce birçok kereler dinlediğimi anladim.

 

Madem senenin en iyi konseri olacaktı ve madem Buika Çesme`ye kadar geliyordu, mutlaka gitmeliydim… Ve hemen biletler alındı…

 

Geçtiğimiz pazartesi akşamı, konserden 2 saat evvel Ayşenur`la Alaçatı`dan Çesme`ye doğru yola çıktık. Konserden önce kız kıza Çeşme Marina`da keyif yapmak istedik. Biraz yürüyüşten sonra deniz kenarında kendimize bir masa bulduk. Yolu düşenlere bir akşamlarını Çeşme Marina`ya ayırmalarını tavsiye ederim. Güneş batmadan gidin, mağazaları gezin, ister kendinize bir kafe seçip kahvenizi yudumlayın, isterseniz bir restoranda enfes bir akşam yemeği yiyin. 

 

Benim iki favorim var. Biri Alaçatı Marina`da da bulunan Port Balıkçısı, diğeri de Monk by Babylon. Monk`da yemekle birlikte harika canlı müzik de var…

 

Ayşenur`la keyifli bir sohbet ve yemek eşliğinde güneşi batırdık. Sonra Çeşme Kale`ye yürüdük ve yerimizi aldık…

 

Çeşme Kalesi`ne en son 20 seneden uzun bir zaman önce gelmiştim. O zamanki Çeşme Festivalleri bir başkaydi. Yer yerinden oynardı. O günlerde bana kocaman gelen Kale şimdi küçücük olmuştu sanki. Yeniden çocuk olmak istedim…

 

Buika sahneye gülen yüzüyle çıktı. Şarkı söylerken olgunlaşıyor, şarkı bittiğinde yeniden çocuk oluyordu sanki. Yaptığı işi ne kadar sevdiği, şarkıları kalbinden hissederek söylemesinden hemen anlaşılıyordu. Kendini ifade etme yolunu bulmuş her insanı izlemek, ne iş yaparsa yapsın, her zaman büyük haz verir bana. Hayattaki yolunu bulmuş olan her insan gözlerimi doldurur… Ben mi? Ben hala arıyorum…  

 

Sahnedeki müzisyen arkadaşlarının her birini orkestra şefi olarak tanıttı ve sonra bizlere dönüp ekledi "Sizler de bu akşam orkestra şefisiniz! Hepimiz kendi hayatlarımızın orkestra şefiyiz"…

 

En çok hoşuma giden, flamenko ile cazı birleştiren Afrika kökenli şarkıcının, kendi öz kültürünü de müziğine eklemesiydi. Flamenko, caz ve Afrika ezgileri, giysileri, danslari… Kültürlerin birleşmesi bana hepimizin aslında nasıl bir olduğumuzu hatırlattı… Kendi kültürünü unutmamak, başka kültürlere açık olmak ve onları tanımak… Dünyanın buna ihtiyacı var…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI