Bu Hafta Nerelere Gittim?

Her hafta yazı yazmak ne zormuş! Kardeşimi daha iyi anlıyorum şimdi. Hele o her gün yazıyor. Valla Ayşecim kolay gelsin!

Şimdi ben şöyle bir düzen kurdum… Cuma sabahları yazımı yayınlıyorum. O nedenle yazımı perşembe gününden yazıyorum. Çarşambadan itibaren alıyor beni bir stres!

O hafta ne yaşadım, ne düşündüm, ne okudum… Tek tek aklımdan geçirmeye çalışıyorum.

Mesela geçen hafta perşembe akşamı bir olay oldu, olmasa bitmiştim! Son yazı öyle çıktı son anda. Vardır bunun bir numarası mutlaka da ben bilmiyorum.

Tabi İstanbul`da günler daha hareketli. Yeni çekimler, müşteriler, değişik aktiviteler, yeni mekanlar. Buradaysa hayat oldukça tekdüze. Zaten burada olma amacım da bu…

Bir düşünelim… Bu hafta neler yapmışım, nerelere gitmişim… Hah! Tamam işte bu! Size bu hafta gittiğim yerlerden bahsedeyim biraz…

Çeşme`deysen rüzgarın nereden estiğini bilmen çok önemli. Mesala Lodos varsa Ilıca plajı tadından yenmez. Tekneyle çıkıyorsan da Cennet Koyu. Ama poyraz varsa bizim için değişmez adres Altınkum tarafında Fun Beach. Karadan da olur, denizden de…

Bu hafta lodos vardı. Leylom da Çeşme`ye gelince Ilıca`da bu sene açılan Public`e gitmeye karar verdik. O dalgalı deniz, havuz gibiydi. Güneş rahatsız etmeden ısıtıyordu bizi. Bu Public`e ikinci gidişimdi. İlkinde çok rüzgarlı ve dalgalıydı. Biraz rahatsız olmuştuk ama servis ve lezzetli yemekler bize dalgayı da ruzgarı da unutturmuştu. Bu gidişimizde ise hava da deniz de müthişti ama servise ne olmuştu anlayamadım. Sezon sonu geldi ve az müşteri var diye özen göstermeyi de bıraktılarsa üzülürüm. Sadece o güne özgü bir durum olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü ağızdan ağıza, tavsiyeyle yapılan reklam gibisi yok, onu bilirim. Şimdi ben, yazın son günlerinde yolu buralara düşen arkadaşlarıma Public`i nasıl tavsiye ederim?

Bu hafta gittiğim ve bahsetmek istediğim bir yer daha var. Kandela… Alaçatı`daki Total Benzincisi`nin yanından girip halk pazarına doğru giderken solda. Bahçe içinde bir ev restorana çevrilmiş. Üst katta da çok şirin odaları var. Aynı zamanda butik otel yani. Ben iki kere yemeğe gittim. Birinde akşam, diğerinde de geçen hafta Leylom`la öğle yemeği için. Yemekler müthiş! Benim favorilerim, buğday salatası, peynirli enginar, sütte balık ve tabi tiramisu! Mutlaka gidin, tadın ve beni anın 🙂

Konu Alaçatı`da sevdiğim restoranlara gelmişken buradan devam ediyorum… (Bu arada bu hafta da paçayı yırtıyorum 🙂 )

Agrilia buralara gelmiş hemen herkesin en az bir kere gittiği bir yer. Alaçati`nin en eskilerinden. Kahvaltı için tavsiye edebilecegim 3-4 adresten biri ama ben daha çok canım et ve şarap istediğinde soluğu orada alıyorum. Evvelki gece yine şahane bir et yedim. Leylom yan masadaki kokulara dayanamayıp eti unuttu ve karidesli tagliatelli söyledi. Bir şey demedi ama bayıldığı her halinden belliydi. Hala Agrilia`da yemek yemediyseniz bunu da bir kenara not edin.

Alaçati`dan tavsiyeleri şimdilik noktalıyorum. Niyetim önümüzdeki hafta içinde, hazır sıcaklar da azalmışken, Alaçatı sokaklarında çekim yapmak ve bu fotoğrafları sizlerle paylaşmak. Nasıl? İlginizi çeker mi? Sizin de buralarla ilgili merak ettikleriniz, öğrenmek istedikleriniz varsa bana yazın.

Haftaya görüşmek üzere…

Not: Fotoğraf Kandela’dan…