Ana SayfaYazarlarBayram Sabahı...

Bayram Sabahı…

Bu yazıyı bayramın 1. günü yazıyorum…

 

Sabah top atışıyla fırladık yataktan. Şehirde büyüdüm haberim yok. Buralarda böyle yapılırmış. Uyandık tabi biz de…

 

10.30`da Kırevi`nde bayram kahvaltısı var. Ama daha 10.30`a çok var. Uzun zamandır ihmal ettiğim yürüyüşlere başlamak için çok güzel bir gün. 

 

Hemen giyindim, ipodumu taktım kulağıma, önce köyün içinden sörf yoluna, ordan çamlık yola doğru başladım yürümeye.

 

Kendimi iyi hissediyorum aslında ama derinlerde bir yerde bir hüzün var. Üzerinde durmamaya çalışıyorum ama elimde değil. İster istemez çocukluğum geliyor aklıma…

 

Şimdi çocuk olsaydım, evde telaş başlamıştı çoktan. Önce annem, babam, kardeşim ve ben bayramlaşır ve bayram kahvaltısı yapardık. Sonra en güzel kıyafetlerimizi giyer düşerdik yollara…

 

Önce babaannemle dedeme giderdik Üsküdar`a. Babam yolda söylenirdi "bilen bilmeyen herkese ehliyet veriyorlar" diye. Annem onu sakinleştirmeye çalışırdı, babam bu sefer anneme kızardı 🙂

 

Babaannemlere vardığımızda daha kapının dışından alırdık mis gibi börek ve büryan kokularını. Babaannem her bayram börek ve büryan yapardı, hiç şaşmazdı. Öyle bir neşeyle açardı ki kapıyı. Hemen atlardık kucağına. Amcalarım, yengelerim, diğer akrabalar… herkes gelirdi. Sohbetler edilirdi. Biz belki her konuşulanı anlamazdık ama olsun, güzel olurdu yine de dinlemek. Arada sıkılırsam dedemin hayvanlar alemi kitabına bakardım, ve kardeşimle birlikte bize kocaman gelen bahçede oynardık (Sonraki senelerde aslında bahçenin ne kadar küçük olduğunu farkedince ne şaşırmıştım…). Sonra babaannem Ayşe`yle bana bir göz işareti yapıp içeri çağırır ve harçlıklarımızı verirdi. Ayşe her zamanki gibi hepsini saklar, ben ise en kısa zamanda bitirirdim 🙂

 

Sonra akşam yemeği için anneanneme giderdik, bu kez Üsküdar`dan Suadiye`ye. Anneannem neşeli kahkahasıyla açardı kapıyı. Arkasında dayılarım, yengem, kuzenim… Bu kez menu fırında tavuk ve iç pilav olurdu… Bu da hiç şaşmazdı… Bizimkiler rakıları koyarlardı ve yine başlardı masa başında sohbet. Büyükler yemekten sonra da devam ederlerdi muhabbete, biz doyunca kuzenimle oynardık uykumuz gelene kadar. 

 

Ne güzel olurdu… 

 

Ama çocuk değiliz artık… Hayat da çok değişti. Şimdilerde bayramı tatil olarak görüyoruz. Çoğumuz tatil beldelerine kaçıyoruz. Anneannem, babaannem, dedem hayatta değiller…

 

Ben Alaçati`dayim. Babam ve küçük amcam Bodrum`dalar. Küçük dayım Antalya`da. Annem, kardeşim, büyük dayım, yengem, kuzenim, diğer amcam da İstanbul`dalar… Ne yapıyorlardır şimdi? Emine yengem toplamış mıdır yine kim varsa? Birazdan hepsini tek tek arayacağım ama sarılıp öpüşmenin, aynı masaya oturup gülüşmenin yerini tutar mı? Tutmaz tabi…

 

Biz ise burada, dostlarımızla birlikte bayram kahvaltısına gidiyoruz. Biz de bir aile gibi kocaman bir masanın etrafına oturacağız. Hayatlarımızı birbirimizle paylaşıp bayramlaşacağız. Ama ne kadar güzel vakit geçirirsek geçirelim, içim hep buruk kalacak…

 

NOT: Geçen hafta Alaçatı`dan fotoğraflar çekip sizlerle paylaşacağımı söylemiştim ama bu hafta böyle bir yazı çıktı. Yine de yazının fotoğrafı Alaçat Kırevi`nden. Kırevi`nin kahvaltısı bence Alaçatı`nın en iyisi! Bayram sabahına da çok yakıştı ne dersiniz?

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI