Sizin de hayatınız çelişkilerle dolu mu? Yani hayatta benim için en önemli şey huzur diyorum, sonra kendimi huzursuz etmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Belki spontane gelişen ama dur durak bilmeyen bir programlar zinciri, ayakların aynı pabuca girme durumu, spora-kendine zaman ayıramama, artan alkol tüketimi, herkesin ayın bu günlerinde evlenmeye karar vermesi, işle ilgili organizasyon bozuklukları, konfirme olmayan rezervasyonlar vs.
Galiba benim bu sene milletin beni yerleştiğim sandığı Çeşme’ye değil, Maldivler’de ıssız bir adaya gidip kafa dinlemeye ihtiyacım var. Eee yurdum insanı popüler tatil mekanlarını tercih edince her gece bir organizasyon, yolda bir sürü tanıdıkla karşılaşma ve hemen programlanma şart oluyor. Sonra dönüşte sanki tatilden değil de iş seyahatinden dönmüş gibi ambale oluyoruz. Bir de şu yüksek topuk mevzusu var tabi, kızların daimi sorunsalı. Erkekler ne rahat ya, hiçbir zaman saatlerce o yüksek topuklarla ayakta dikilmenin, hatta dans etmenin yol açtığı rahatsızlığı ve fiziksel sorunları bilmeyecekler. Tamam seksi, uzun, ince, şık gösteriyor ama mesela Alaçatı’nın arnavut kaldırımlı yollarında da kalça çıkıklılar gibi yürümemize sebep oluyor, hatta biraz uzun boyluysanız ve yanınızda kısa arkadaşlarınız varsa sirk cambazı falan gibi isimlerle hitap ediliyorsunuz.
Madem bu yazıda konudan konuya atlıyoruz, size son birkaç günün popüler mevzuları hakkındaki yorumlarımı sunmak isterim:
· Tesadüf eseri Yunanlı arkadaşımın beni sürüklediği Jamiroquai konseri şahaneydi, yalnız bi ara Ece Sükan Vip Lounge’un önünde zavallı bir bilet görevlisini fena hırpaladı, en son bas bas “özür dile benden dediimm, bi daha dileee” diye tepiniyordu, tanrı erkekleri kadınların şirretinden korsun, amin…
· Yine bir tesadüf eseri gittiğim dün geceki Ajda konserinde ise dikkatimi çeken kendisinin Bolşoy’dan topladığını sandığım balerina cif ayarındaki kızlarıydı, koreografileri rezaletti, biraz ecnebilerden ders alsınlar bence, hem kılıklar hem de Efes ponpon kızları ile balerinliğin arasına sıkışmış olmaları göz zevkimizi bozdu.
· Bu ayın benim için highlightı ise Miksoloji dehası Laurent Greco’nun Mutfak Sanatları Akademisi’ne gelmesi, hem de 13 Eylül Salı!! Paris Bar Akademisi`nin kurucusu, "Liquid Chef" projesinin ve "Cocktailzone" dergisinin yaratıcısı dünyaca ünlü Miksoloji uzmanı Laurent Greco, Perrier işbirliğiyle sadece MSA`da gerçekleşecek olan workshop ile kokteyl meraklılarıyla buluşucak, yani benle!! "Mixology by Perrier" konseptinin yaratılmasında da katkıları bulunan Greco ile birlikte French Way, Mojito Passion, Perrier Cosmo, Perrier Rolling Slice hazırlıycaz, umarım MSA bunların yanında atıştıracak bir şeyler verir, yoksa “Sallana Sallana” şarkısı eşliğinde çıkarız ordan!!
Şimdi müsaadenizle bu hafta sonu gitmem gereken iki düğün, yazmam gerek iş mailleri, yapmam gereken otel rezervasyonları, almam gereken hediyeler, açmam gereken telefonlar, kızsal işlerim, yapılması gereken bi valiz offf bunları hepsi var, bana güzel enerji ve iyi karma yollayın, bol nutellalı günler dilerim…
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
