Biri çıkıp 4 mevsimden en çok hangisini seviyorsun diye sorsa; şüphesiz ilkbahar derdim.
Kışın dondurucu soğunun yavaş yavaş geriye çekilmeye başladığı bahar aylarında çimlere sırtüstü uzanıp gökyüzüne bakmayı çok severim. Bir süre sonra gökyüzü kocaman bir film şeridine dönüşür ve hayatımın bir sinema perdesine sıçrayışını izlemeye başlarım. Nedense öncelik daima çocukluğumdadır. Ardından yıllar akıp gider. İlkokul yılları, yeni ayakkabılar, karne hediyen bisiklet. Ortaokula başlayınca kendini adam sanmalar, kızlara aşık olmalar. Kan kardeş olduğun sınıf arkadaşın. Sahi nerelerde kimbilir 423 Engin. Böylesine akıp giden bir film. Kolumda gezen karıncalar, kulağımın içine giren otlar film arası gibidir. Çevrede duyulan şehrin sesi ise; filmin diğer seansının başladığının habercisidir. Bende vakit kaybetmeden ne yapar eder tekrar çimlere uzanıp tek kişilik sinema salonumda ömrümün filmini izlemeye kaldığım yerden devam ederim.
Bugüne ulaştığımda ise, film biter gerçek yüzüme vurur, çimen sefasıda sona erer. Belki yüzümde geçmişin verdiği o tatlı tebessüm yavaş yavaş yok olmaya başlar. Oysa ruhum alabildiğince dinlenmiştir. Birde uçurtma sevdam.Bahar aylarında iyice depreşir. Ortaokulda sırf bu afacan huylarım yüzünden bütünlemeye kalmış, yaz tatilim zehir olmuştu. Bende ne yapar eder, senede bir seferde olsa; gidiyorum parkta denk geldiğim çocukların yanına, 20 TL veriyorum 15 dakikalığına bile olsa uçurtmanın kuyruğundan göğe yükseliyorum. Giderkende çocuklar arkamdan sesleniyor “Abiii.. Abi! Gene gelsene.” Gözünü sevdiğimin 20 TL’si onuru ve gururunu düşünmekten başka hiçbir işe yaramayan üşütük abiyi bile sevdiriyor…
İşte böle kimileri bahar aylarında roman yazar, dolu dolu aşk yaşar. Bana ise yeşil çimler ve uçurtma yetiyor. Çünkü onlar beni henüz kirlenmemiş en saf, en temiz yıllarıma, çocukluğuma götürüyor.
Peki ya siz duyguların doruğa yükseldiği bu bahar aylarında kendi filminizi izlediniz mi?
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
