Ana SayfaYazarlarEVVEL ZAMAN İÇİNDE KENDİ MASALIMIZI YAZDIK!-3

EVVEL ZAMAN İÇİNDE KENDİ MASALIMIZI YAZDIK!-3

Sepet bilgeliği: bizim kozmik- bilinç sepetimizdir. Hadi biraz sepetteki verilere bakmaya çalışalım ve sonra onları bilgiye dönüştürerek hasadımızı toplamaya çalışalım. Aslında bunu genişlemeye izin vermekle miracın aynı şey olduğunu anlamak için de yapalım. Ortaya çıkacak olana öyle güvenelim ki çatlamayan yumurtanın çatlatan sırrına kavuşalım.
Hikayeye göre mızrak odasının numarası 4, mızrağın kendisi de 2 uçludur. Hem yukarıya işaret eden hem de aşağıya bakan şekliyle de yönetici konumundadır. Tera’ya göre, diyelim ki; 4‘den (kalp çakrası) 7’ye (tepe çakrası-kozmik alan) miraç ediyor, 47 (4+7=11) ve numerelojik olarak 11 eder ve bu Tanrı’nın zihnine çapalandığımız sayıdır ve de eril ve dişil dengenin uyanış kodudur. Bildiğimiz üzere her zaman içsel ve dışsal bütünlük dengede olmalıdır. O zaman, 11 içsel alan-ben+11 dışsal alan-evren= 22 dir, o da yine 4 değil midir?
4’den (kalp çakrası) 1’e (kök çakra-kozmik tohum) aşağıya döndüğünde numerelojisi 41 (4+1=5) 5 eder bu da Tanrı’nın, evreni kendinden kendine göründüğü bilincin farkındalığını, Tanrısal tarafından insan tarafına çapalandığı sayısı olur. 5, çakra olarak boğaz çakrasıdır ve yine Tanrının kendinden kendine ifade bulduğu konuşma alanıdır. O halde evrenin oluşumu ve miracın gerçekleşmesi ancak ve ancak kişinin kendi benliğinde başlatacağı bir prosesle mümkün olur. Ben buna kozmik sepet bilgeliği diyerek isim verdim. Ancak tanımsızlığa genişleyebilmek için, yarın bambaşka bir isimle veri avına çıkarak bilgi ağacımdan bilinç merkezimi de kucaklayabilirm. Nasıl ki, bilgisayardan araştırılan bir konu ile ilgili verileri bir araya topladıktan sonra onları kendi inisiyatifimizi kullanarak bilgiye dönüştürüyorsak, ben de kendimdeki verileri deneyim arşivinden çıkararak bilginin akışta olmasına aracılık edebilirim.
Dün açıklanan ve sahiplenmediğim kadim öğretim, bugün ona açıklama özgürlüğünü vermemden dolayı genişlemeye devam edecek. Ayrıca tıpkı mızrak odasının kendisini ışığa dönüşmesi gibi beni de ışık bedenine dönüştürücek kadim bilgiyi akıtmaya devam edecek.
Sonuç olarak, ışık bedenin aktive olacağı yer boşluk sırrıdır. Her miraç, kalbin her bir atımlık yükselişi, tepeye-göğe miracımız dönüşünde sepetimizde boşluk alanı yaratır ki tekrar dolabilsin. Aksi takdirde salt boşluk dinlenmeye-sır küpü olmaya devam ederek genişleyemeyecktir. O halde sırlar; bizim kendimize açıklama özgürlüğüne izin vermemiz ile ilgili olarak da ortaya çıkacaktır.
Haber meleğimiz bir kere patladı (big-bang) ve kozmik enerji ile birlikte-bizim ile genişlemesini sürdürüyor. Bilincimizin ötesine genişleyebilmek, asamızı yere atmak ve sihirli öğretilerimizin (yılanlarımızın) açığa çıkmasına izin vermek için bilinmeyene olan korkularımızdan özgürleşmeliyiz.
Bu bakış açısından haraketle ; sizin de bir hikayeniz olsaydı bunun için kendinize güvenip ortaya koyma cesaretiniz olur muydu? Bugüne kadar ne öğrendiyseniz hepsini geride bırakarak ve tüm ezbere bildiğiniz öğretilerin sınırlarını sadece kendiniz için kaldırıp, zihninizi özgür bırakabilir miydiniz? Hadi girin kütüphanenize ve yazın kadim öğretinizi…
Kozmik yumurta bilinci ulaşılması güç olan bir yerde değil. Şu an kuluçka da ve dinleniyor. Güzel haber;  hikayeye göre bu zaten hep böyleymiş.J
Tera,   Derki ‘Yumurta herkese yetince,
Tera,   Daha da öteye genişledi ve böylece,
Tera,   Dokuz saydı, 3 tekrar yaptı’,
DE DA DO,
DE DA DO,
DE DA DO.
 
Okuyucuya Not: Bu yazımı Japonya’da ki enerji işçilerine adıyorum. Tera: Japonya’da Budist tapınağı anlamındadır. Küçük bir kelime oyunuyla da Terra latince de yeryüzü-toprak-dünya demektir. Japonlar dünya tapınaklarını ve topraklarını yeniden ve çok kısa sürede inşaa edecekler ve bana göre kristal kentler kuracaklardır buna hiç şüphem yok çünkü onlar, çok uzun zaman önce (1945 yılında, Hiroşima ve Nagasaki’ye 3 gün aralıklarla atılan atom bombaları.) zaten bunu başarmışlardı. Bunların isimleri de Hiroşima için ‘küçük oğlan’, Nagasaki için de ‘şişman adamdı ancakonlar, atılan bu bombaları, dev yılanların korku hikayesine dönüşmesine izin vermediler, olanları kabullendiler. Dolayısıyla ne küçük bir çocuk gibi savunmasız ne de şişman bir adam gibi hayatta kalma korkusu yaşayan bir ülke olmadan ruhlarını dram hikayesine kaptırmadılar. Böylelikle onlar, genişlemeye devam ederek yaşananları hikaye olmaktan öteye taşıdılar… Bu vesile ile deprem’de hayatlarını kaybeden Japon dostlarımızın ruhlarını sonsuz sevgi ve şefkat içinde selamlıyorum.
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI