2016`ya girmeden önce Noel ruhunu yaşamak adına kısa bir Belgrad seyahati girdi hayatıma. Yeme içmenin ucuz olduğu ve bu yüzden bence çok eğlenceli olan bu eski şehire ikinci gidişim oldu. Bence çok farklı bir ruhu var Belgrad`ın. Kendimi hiç yabancı hissetmediğim, sokaklarında gezmekten zevk aldığım ve çok tanıdık bir şehir. Evet İstanbul gibi ama değil gibi de… Havası çok kirli, pub`ları çok güzel, biraları muazzam. En kötü tarafı tüm kapalı alanlarda sigara içilebiliyor olması. Bir süre sonra insanın gözleri yaşarıyor, nefes almakta zorlanıyor. Kıyafetler ise direkt at poşete bağla ağzını sıkıca, kıvamında. Yani eğer bu şehri ziyaret edecekseniz her güne ayrı bir kıyafet götürmelisiniz.
Şehrin her bir pub`ı ayrı güzel. Hepsine girip, gerçek anlamda sudan ucuz, bira içebilirsiniz. Bizim favorimiz kesinlikle Nikšićko marka bira oldu. Bir de The Black Turtle Pub var, 5 şubesi olan. Biz 2.`sine gittik ve bayıldık. Kendi biralarını yapıyorlar, çilekli olan gerçekten denemeye değer. Tüm gün soğuğa aldırmadan yürüyerek şehri gezmek, her bir pub`da oturup bira içmek, arada Pekara denilen küçük fırınlardaki muhteşem hamurişlerinden ve mutlaka sosislilerinden yemek Blegrad`da güzel vakit geçirmenin en ideal yollarından.
Önemli bir tavsiye ise Pljeskavica adlı muhteşem ötesi burger`i yemeniz. İçi peynirli köfteden yapılan en güzeli. Ama bunun sizi çok çok çok doyuracağını bu nedenle gerçekten açken yemeniz gerektiğini söyleyebilirim. Aslında verilecek çok tavsiye var ama yürüye yürüye ve yerel halka sorarak şehri keşfetmeniz en güzeli. Bununla birlikte OK.no adlı pub`a mutlaka gidip, sahibiyle tanışmanızı ve orada koskocaman kendi bardağında getirilen Hoegaarden`dan içmeden dönmemenizi şiddetle tavsiye ederim.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
