13 yaşıma bastığım yıllarda, 18 yaşında olabilmeyi bekleyemezdim. 18imde hayata dair bütün sorularımın cevaplarına ulaşmış olacağımı ve özgürlük ile ödüllendirileceğime inanırdım…ve 16 yaşımdayken, planlar kurardım. 23 yaşında evlenmiş ve en azından bir çocuk sahibi kariyerini çoktan oturtmuş bir genç kadın olacağımı sanırdım J.
Zamanın nasıl da her şeyi değiştirebiliyor olduğunu ve yapılan planların pek de işe yaramadığını anladığımdan, bu günlerim aklıma geldiğinde her seferinde kendime gülümseyeceğim sanırım…
… ve şimdi 26. yaşımı yaşıyorken 24. yaş günümde oluşturmuş olduğum plan(lar) listesini okuyorum da… daha da gülüyorum, yıllara sığdırılabilecek ve yayılabilecek o kadar çok hedef ve amaç listelemişim ki… (pek çoğunu gerçekleştirememişim, önümüzdeki günlere, aylara, yıllara kaldık diyelim J )
25. yaş etrafınızdaki pek çok kişinin evlilik, çocuk sahibi olma, ev sahibi, araba sahibi olmak, iş durumunu sormak, kariyer durumunu sormak ile geçen ve pek çok beklentinin artık maksimum seviyeye ulaştığı bir dönem J. Sorular soruldukça endişelenmeye başlarsınız. Ve tüm bunları düşünürken, ister istemez 25 yaşındaki “diğer”leriyle mukayese edersiniz kendi yaşantınızı, çünkü merak edersiniz “acaba doğru yolda mıyım?” yoksa “herkesten farklı bir yol mu izliyorum?”… Eğer genelden biraz farklı bir durumdaysanız ve acabalarla kendinizi boğuyorsanız, içsel huzurunuzu da kaybedersiniz pek çoğumuzun farkında olmadan yaptığı gibi. Çünkü her an kendinizi arkadaşlarınızın düğün, nişan kutlamalarına giderken, mutluluklarına ortak olurken veya bebeklerine hediye seçerken bulabilirsiniz. Öyle garip bir geçiş dönemi şu 20li yaşların ilk yarısının son dönemleri… ve durup düşündüğünüzde 5 yıl önce size çok uzak gelen o yaştasınızdır tam olarak.
Her zaman sevdim 20’li yaşlarımı. Kim sevmez ki… Büyümek ama çok da büyümemiş olmak. Yetişkin olmak ama aynı zamanda çocuk tarafımın da farkında olmak ve bunu çok sevmek… yeni bir iş, ilk maaş, yetişkinliğe ilk adımlar, ilk arabamı alabilmek ve bu sorumluluğu da taşıyabilecek durumda olmak, ilk kez anne babamdan harçlık almadan ihtiyaçlarımı karşılayabilmenin gururunu yaşamak… pek çok 20li yaşlarının hayalini kuran gencin rüyası J
İnsanın yaşıyla kontrol edilmesinin aslında ne kadar kolay olduğunu gördüm. Yaşın ve yılların etrafımızdakiler için bize dair ne tür beklentiler doğurduğuna ve nasıl bir etki gösterdiğine şahit oldum. Mezun olduğunda kaç yaşında olacaksın, ilk ev sahibi olduğunda kaç yaşında olacaksın, ilk çocuk sahibi olduğunda, evlendiğinde, ilk arabanı aldığında… böyle sayısız tamamlanması gereken aşamalar ile hayat başarısını ölçer, hayatı yaşamayı bekler olmuşuz aslında zaman o sırada akıyorken…
Tüm bunları bir kenara bırakmak, tüm bu bize yüklenilen aslında görevimiz olmayan görevleri beklentileri unutmak gerek. Unutmak ne kadar kolay ise, hayatınızla ilgili yapmak istediklerinizi yapmak, özgür hissedebilmek o kadar kolay. Buradaki tek problem ise, size beklenti ve görev olarak sunulanları öylesine benimsemiş olmak ve onların kendi istekleriniz olduğunu düşünmek. Bunlardan kurtulabilmek büyük bir adım atmayı gerektiriyorsa ve bu size serbest düşüş gibi tehlikeli korkunç ve sonucu tahmin edilemez gözüküyorsa (sevmediğiniz işinizden istifa edip okula dönmek, okulu bırakıp dünyayı gezmek veya doğru olduğuna inandığınız ne varsa onu yapmak, hayata dair fikrinizi tamamen değiştirmek size uymayan bir ilişkiyi bitirmek veya size hitap edeceğinizi düşündüğünüz yeni bir ilişkiye başlamak yeni bir insanı tanımak…kısaca tamamen bambaşka bir insan olmaya karar vermek) her şeyin yerli yerine oturup oturmayacağıyla ilgili endişelerinizden dolayı, tüm bu ve buna benzer örnekler size büyük korku veriyordur.
Yirmili yaşlarında olanlar ve olacak olanlar için dileklerim olacak: Umarım her biriniz Paris’e gidebilmek için bir uçak bileti alabilir ve şehri gezebilirsiniz. Dilerim sokakları keşfederken kaybolur ve bunun tadını çıkarmayı bilebilirsiniz. Dilerim sıcak çayınızı, kahvenizi yudumlarken dahil olabileceğiniz ilginç sohbetler edebilirsiniz. Dilerim çıplak ayaklarınızla kumların üzerinde yürürken hissedebilir, toprağın üstünde dans edebilirsiniz. Dilerim arkadaşlarınızla birlikte toplanıp bir yaz akşamı, sahilde su savaşı yapabilirsiniz ve yağmur yağdığında aldırış etmeden sohbetinize ve kahkahalarınızı atmaya devam edersiniz. Dilerim pek çok hedef belirler ve pek çoğunu değiştirip hayatınıza uyarlarsınız. Yazın, okuyun, fikirlerinizi düşüncelerinizi geliştirin, algınızı genişletin…Yeni arkadaşlıklar kurun. Gitmesi gerekenleri bırakın gitsinler. Sizi ilerlemekten alıkoyan, yerinizde saymanıza sebep olan ne varsa hoşça kal demek gerekir belki de.
Dilerim 50li yaşlarınız yogaya veya yeni bir eğitime başlamakla dolu olur. Dilerim 40’lı yaşlarınız yeni birine, bir çocuğa, bir arkadaşa, bir hayat arkadaşına aşık olmakla dolu olur. Dilerim bu yaşlarınızda da dostlarınızla birlikteyken kahkahalar atmaktan dolayı tüm gece ayakta kalmak zorunda kalırsınız. Dilerim, hangi yılda kaç yaşında olduğunuz fark etmez hayatınız bilgelik ve gençliğin veya macera ve yaşlılığın eşleştiği ve hüküm sürdüğü şekilde devam eder.
Kısacası demek istediğim, dileğim sadece bir sayı değerinden dolayı kendinize ve hayatınıza zaman geçiyor geç kalıyorum korkusuyla engeller oluşturmayın ve hazır olmadığınız değişimler ve kararlar için de aceleci davranmayın. Diliyorum ki, kendiniz için doğru olan neyse onu yaparsınız. Biraz yavaşlamak, biraz durmak ve soluklanmak iyi gelir belki de. Yaşınız sizin yaşınız. En önemlisi hayat sizin hayatınız. İsteklerinizden, kendinize dair kurduğunuz hayallerinizden başkaları başka şeyler talep ediyor ve istiyor diye vazgeçmeyin.
Her birimiz farklı yolların yolcusuyuz, farklı yolları yürümeliyiz ki tüm dünya farklılıklarla keşfedilebilsin. Olduğunuz anın, bulunduğunuz durumun, yürüdüğünüz yolun tadını çıkarın! Şimdi !