Ana SayfaRöportajTrendus Özel Röportajı: Eleonora Stefanel

Trendus Özel Röportajı: Eleonora Stefanel

2016 Kış Koleksiyonu tanıtımı için İstanbul`a gelen Eleonora Stefanel, siz Trendus okurları için sorduğumuz soruları yanıtladı. Mütevaziliği ve sıcak tavırları ile samimi bir sohbete daldığımız Eleonora Stefanel`e İstanbul, moda ve Stefanel hakkında sorularımız oldu. İstanbul`u çok sevdiğini özellikle belirten Eleonora, kayıt dışı yaptığımız sohbetlerde de içtenliği ile hayran bıraktı. Buyrun röportajımızı okuyun siz de anlayacaksınız!

Daha önce de İstanbul’a geldiğinizi duymuştuk, sık sık geliyor musunuz?
Evet bu benim beşinci ya da altıncı defa İstanbul’a gelişim. Yılda 2 kez geliyorum sanırım.. 

Geliş amaçlarınız sadece iş için mi yoksa İstanbul’u seviyor musunuz?
İstanbul’u çok seviyorum. Buraya hep iş için gelmiş olsam da kendime vakit ayırıp bir gün daha kalmayı tercih ediyorum. Böylece İstanbul’u gezmek için zamanım da oluyor. Bu şehir çok büyük ve burada yaşamak çok keyifli bir şey. Örneğin geçtiğimiz akşam İstiklal Caddesi`nde yürüdük, çok güzeldi.  
 
Türkiye’de başka şehirlere de gittiniz mi?
Türkiye’de İstanbul, Ankara, Bodrum, İzmir ve Marmaris’te Stefanel mağazalarımız olduğu için ziyaret etme şansını buldum ve her şehri çok beğendim. Türkiye çok güzel bir ülke; kültür, gelenek ve görenekler beni en çok etkileyen faktörlerden bazıları oldu. (burada editörlerimizden biri Marmaris`ten olduğu için ufak bir Marmaris sohbeti geçti, orayı da çok beğendiğini ve tatil için tercih ettiğini söyledi)
 
İş için başka hangi ülkelerde / şehirlerde bulundunuz?
Almanya, Londra, Paris, New York ve Tokyo’da iş için defalarca bulundum. Bu işin en güzel yanı sürekli başka ülkelerde bulunabilme şansı yakalayıp yeni yerler keşfedebilmesi. Yeni kültürlerle tanışma şansı olması..  
 
Türk pazarı hakkında görüşleriniz neler?
Türkiye gelişen bir ülke olduğu için genç popülasyonu da oldukça fazla. Türkiye’nin pazarında yaratıcılık, moda ve girişimcilik alanında güzel bir denge var.  Bu yüzden genç tasarımcıların hislerini tasarımlara daha doğru aktardıklarını düşünüyorum ve onlar hislerini de tasarımlarına katıyorlar.
 
Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’u (MBFWI) izleme şansınız oldu mu?
Ne yazık ki hayır. O dönemlerde, kendi koleksiyonum için hazırlıklar yapıyordum. İnşallah seneye izleyebilirim.
 
Aile işinizde yani Stefanel’de çalışmaya karar verdiğinizde kaç yaşındaydınız?

Aslında 5-6 yaşından beri bu işin içersindeyim; küçüklüğümde babamın yanına gidip işleri öğrenmeye çalışırdım. Üniversiteyi bitirdikten sonra biraz yurtdışında kalmak istedim, birkaç yıl New York ve Hong Kong’da çalışma fırsatı yakaladım. 2010 yılında kendi şirketimizin satış bölümüne vizyonumu genişleterek döndüm. Sonuç olarak Stefanel’de 5 yıldır çalışıyorum.
 
Hem pazarlama hem de kreatif direktörlük yaptınız. Pazarlama gibi kağıt üzerinde yapılan bir işle uğraştıktan sonra yaratıcılık gerektiren kreatif direktörlüğe geçmek zor olmadı mı?
Biraz yorucu ve zor olsa da ikisi arasındaki dengeyi çok iyi kurmanız gerekiyor. Genç ve yaratıcı bir ekiple çalışıyorum ve ürünlerimizi hep birlikte yaratıyoruz. Aslında ürün çizimlerinden ürünün ortaya çıkıp satışa geçmesine kadar her şey hem pazarlamayı hem de direktörlüğü gerektiriyor, o yüzden ekibimle birlikte dengeyi kurabildik. Özellikle çizdiğiniz ürünü mağazalarda, dergilerde, gazetelerde görebilmek çok heyecan verici bir şey.
 
Siz de çizim yapıyor musunuz?
Evet bazı çizimlerim oluyor ama artık hepsi için bilgisayarda programlar var. Ayrıca ekibimdekiler benden çok daha iyi, ben o kadar değilim maalesef! 
 
Bugünlerde modayla uğraşan/ moda hakkında bilgi sahibi olan çok fazla kişi türedi. Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz? 
Geçmişte çok az kişi vardı trendlerle ilgilenen veya nasıl giyinmesi gerektiğini bilen. Ama artık çok fazla kişi bunun farkında ve artık her şey geçmişten çok farklı. İnsanların takipçi sayısı önemli çünkü insanlar diğer insanların onlara olan güvenini hissediyor. Bu da kişiyi mutlu ediyor.  
 
O zaman biraz tasarımlarınızdan bahsedelim. Knitwear (triko) başından beri markanızla özdeşleşen bir stil..
Kesinlikle! DNA’mızda var.
 
Geçtiğimiz sezon knitwear oldukça modaydı. Bu sizi nasıl etkiledi? Örneğin benim aklıma knitwear deyince önce Stefanel geliyor..
Evet, çok şanslıyız çünkü büyükbabamın 1959 yılında kurduğu Stefanel’in en çok yer kaplayan tasarımları her zaman knitwearler oldu. Şanslıyız ki trikolar bu sezon oldukça moda böylece kendimizi daha doğru şekilde ifade edebiliyoruz. Ancak moda olmasaydı bile knitwearler bizim koleksiyonlarımızın kilit parçası olmaya devam edecekti.
 
Stefanel’in şuanki marka pozisyonundan memnun musunuz?
Stefanel, Prada ve Gucci gibi ana ve büyük marketin içinde yer almasa da niş markette oldukça değerli bir marka. Diğer İtalyan markaları da şuan niş marketin içerisinde büyümekteler bu yüzden marka değerini tutturmak için fiyat dengesini iyi ayarlamak gerekiyor. 
 
Gucci’de de bir dönem çalıştınız; o dönem Gucci`nin işleyişine şahit oldunuz. Peki orada görüp, Stefanel`de uyguladığınız şeyler oldu mu?
Gucci benim için gerçekten ilk iş deneyimiydi. Okulumu bitirip Amerika’ya gittikten sonra Gucci’de birçok bölümde çalıştım. İşlerinde o kadar ustalar ki her şey çok hızlı ve mükemmel bir süreç içerisinde gidiyordu. Herkes kurallara uyuyor, çok çalışıyor ve de işlerini çok iyi yapıyordu böylelikle ortaya güzel işler çıkıyordu. 
 
Gelelim Stefanel kadınına: “Stefanel Kadını”nı 5 kelimede nasıl tanımlarsınız?
Kendine güvenen, çabasız şık, rahat, enerjik, modaya uygun.
 
Son olarak Türk kadınlarının giyim tarzını nasıl buluyorsunuz? 
Geçen hafta geldiğimizde Nişantaşı sokaklarında yürürken Türk kadınlarını inceleme zamanım oldu. Bence Türk kadınları giyimlerine özen gösteren, saçları her zaman mükemmel olan, özenli ve güzel gözüken insanlar. Sadece kıyafetlerle de değil, yürüyüşleri, vücut dilleri ve konuşmaları onların modaya ne kadar yakın olduğunu gözler önüne seriyor.  
 
Röportaj: Ezgi Kamadan & Irmak Tuğmaner

 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI