Günümüzde toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlar ve erkekler arasında belirlenmiş normları kapsıyor ve bu normlar bireyleri istenmeyen toksik davranış kalıplarına sıkıştırabiliyor. Bu toksik davranış kalıplarından biri de “ideal” maskülenlik kavramı. Maskülenliğin bu toksik formu toplumda hem erkekler hem de kadınlar üzerinde ciddi bir baskı oluştururken toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık arttıkça toksik maskülenlik dikkat çekmeye başlıyor.
Toksik maskülenlik nedir?
Toksik maskülenlik, erkeklikle ilişkilendirilen ve olumsuz etkilere yol açabilen belirli davranış ve özellikleri ifade ediyor. Bu özellikler arasında duygusal katılık, şiddet eğilimleri, üstünlük kompleksi ve duygusal ifade eksikliği gibi unsurlar bulunuyor. “Erkekler ağlamaz.”, “Bir erkek o rengi kullanamaz.” ve “Erkek dediğin bakım mı yapar?” gibi cümleler sebebiyle erkekler duygularını ifade etmenin, kendine bakmanın veya basit bir rengi kullanmanın bile bir güçsüzlük belirtisi olabileceğine inanırken aynı zamanda bunları yapan erkekleri de yargılamaya başlıyor ve bu şekilde toksik maskülenlik nesilden nesile toplumlara yayılıyor.
Toksik maskülenlik özellikleri tabii ki sadece erkeklere zarar vermekle kalmıyor. Toplumu oluşturan bireylerin mental sağlık düzeyleri toplumun genelini büyük ölçüde etkileyeceğinden duygularını ifade etmekten çekinmeyen ve mental sağlığını önceliklendiren erkeklerin toksik maskülenlik etkisiyle azalması bu konuda farkındalık oluşması gerektiği fikrini destekliyor.
Toksik maskülenlik kadınlar üzerinde de olumsuz etkiler bırakmasıyla biliniyor. Toplumsal olarak cinsiyetlere atanan roller nedeniyle kadınlar genellikle bu toksik özelliklerle karşı karşıya kalıyor ve bu durum özel ilişkilerde, iş hayatında ve genel yaşamda negatif etkiler yaratıyor. Bu zehirli kalıplar kadınların kendilerini özgürce ifade etmelerini, kariyer hedeflerine ulaşmalarını ve kendi potansiyellerini keşfetmelerini desteklemek yerine toksik bir şekilde maskülenliğin üstünlüğünü savunuyor.
Toksik maskülenliği aşmak için toplumun genelinde cinsiyet rolleriyle ilgili farkındalık yaratmak oldukça önemli. Bu farkındalık, bireylerin kendi davranışlarını ve önyargılarını değerlendirmelerine, toplumun bu kalıpları sorgulamasına ve cinsiyet eşitliğine daha fazla vurgu yapılmasına yardımcı olabilir. Erkeklerin kendilerini duygusal olarak ifade etmeleri ve kırılganlık hakkını savunmaları için eğitilmeleri ve asıl gücün bu olduğunu fark etmeleri toksik maskülenliğin aşılmasında önemli bir adım.
Sağlıklı bireylerden oluşan ve eşitliği savunan bir toplum için farkındalık, eğitim ve toplumsal değişimle toksik maskülenlikle mücadele etmek mümkün. Hem kadınların hem de erkeklerin daha özgür, destekleyici ve adil bir ortamda yaşamaları için gösterilmesi gereken bu çaba, toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemesiyle de oldukça büyük bir öneme sahip.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
