Tıbbın, tedavisi için her geçen gün yeni çareler aradığı kanser vakalarına maalesef pet hayvanlarında da artan oranlarda rastlanılıyor. İnsanlardakine benzer şekilde hayvan dostlarımızda da çeşitli organ ve dokularda gelişen iyi ve kötü huylu tümörlere rastlanılmakta. Bening olarak nitelendirilen iyi huylu tümörlerde sonuçlar yüz güldürücü olurken, malign nitelikli kanserlerde umutlar azalıyor.
Oğul, yaklaşık 10 yıl önce Yıldız Loznak tarafından sokakta bulunan ve sahiplenilen erkek bir kediydi. Oğul’un son zamanlarda iştahsızlık, halsizlik ve kilo kaybı gibi sorunlar yaşamaya başladığı gözleyen sahibi karnının sağ tarafında da bir şişkinlik fark etti. Bu belirtiler üzerine Oğul 19 Nisan 2014 tarihinde Anatolia Hayvan Hastanesi’ne getirdi.
Oğul’un klinik muayenesinde sağ karın duvarı yanında elle hissedilen ve batın içinden köken aldığı düşünülen bir kitle saptandı. Teşhisi kesinleştirmek için röntgen ve ultrason çekimleri yapıldı, laboratuvar incelemeleri tamamlandı. Sonuç olarak Oğul’da sağ böbrek kökenli tümör saptandı. Ultrason incelemesinde sol böbrek ise normal form ve anatomide görüldü. Kan parametrelerinde üre, kreatinin ve total protein miktarlarının normal limitler içerisinde olması hastalıklı böbreğin alınması sonucunu doğurdu. Olguda tümör nedeniyle şekillenen anemi ve trombositopeni (pıhtılaşma hücrelerinin azlığı) nedeniyle operasyon 1 hafta ertelendi; bu yönde tedavi uygulandı.
28 Nisan 2014’te Oğul, nefrektomi denilen bir böbreğinin alınması operasyonu için hastaneye yatırıldı. Operasyon esnasında kan verilmesi olasılığına karşı hasta sahibi tarafından iki sağlıklı kedi getirildi ve bunlardan kan grubu uyuşan birisi hazırda bekletildi. Nefrektomi operasyonu Doç. Dr. Cem Perk ve asistan doktor Sara Ece Ulutürk tarafından gerçekleştirildi ve yaklaşık 1.5 saat sürdü. Operasyon esnasında kan vermeyi gerektirecek bir durum oluşmadı ve hasta inhalasyon anestezisinden kısa sürede uyandı. Ameliyat süresince ve sonrasında Oğul’un tüm yaşamsal parametreleri monitörden izlendi ve stabil kalması için gerekli özen gösterildi. Alınan sağ böbreğin normale oranla üç misli büyüdüğü ve yapısal özelliklerini kaybettiği görüldü. Karın içerisinde başka bir organda metastaza rastlanmaması olumlu bulunmakla birlikte, tümörün patolojisinin lenfosarkoma olarak tanımlanması malign karakterli olduğunu ortaya çıkardı. Bununla birlikte Oğul hızlı bir klinik iyileşme göstermeye başladı, anemisi ortadan kalktı, iştahı ve genel durumu düzeldi.
Sağ böbrek tümörünün radyolojik ve ultrasonografik görünümü
Oğul’un operasyon esnası ve sonrası görünümü
Bu vakada erken teşhis ve zamanında müdahale önemli bir avantaj sağlamıştır. Kedinin hem yaşam süresi uzamış, hem de diğer böbrek ve organlar etkilenmeden operasyon yapılabilmiştir.
Tümör tedavisinde geç kalınması durumunda, olası organsal yetmezliklerin yaşamı kötü komplikasyonlarla sonuçlandırabileceği gerçeği unutulmamalıdır.
Oğul şimdi hayata karşı zaman kazanmış ve yaşam kalitesi iyi olarak hayatını sürdürüyor.
Oğul’un bir hafta sonra dikişleri alınmış haldeki görünümü