Sevdiklerimiz acı içindeyken onları desteklemek her zaman kolay olmuyor. Ayrılık acısı, işten çıkarılma, sağlık sorunları veya yas karşısında doğru kelimeler ve davranışlar nelerdir? Bu zor zamanlarda sevdiklerinizin ihtiyaç duyduğu desteği vermenizi sağlayacak üç önerimizden yararlanabilirsiniz.
Sevdiğiniz biri yanı başınızda ağlıyor, size dert yanıyor veya hasta ya da umutsuz bir halde. Hangi durumda olursa olsun, ona değer verdiğimiz ve onunla empati kurduğumuz için onun yanında olmak; acısını, derdini, üzüntüsünü hafifletmek isteriz. Biraz olsun teselli etme, acısına çare bulma, yas sürecini hafifletme isteği duyarız. Peki sadece istemek teselli edebilmek için yeterli mi? Her zaman değil, çünkü derin bir üzüntü karşısında mantık yetersiz kalır ve destek olmaya hazır olmamız bunu yapabileceğimiz anlamına gelmez. Neyse ki dayanışmaya, beraberliğe çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde birbirimizi avutmayı öğrenebiliriz. Nasıl mı? Uzmanlar bize bu konuda üç öneride bulunuyor.
1. Avutmak için dinleyin
Genelde karşımızdakini iyi hissettirmek ve olanlara daha mantıklı bir açıdan yaklaşmak için ona içgüdüsel olarak şunları söyleriz: “Merak etme, bir kaybeder bin kazanırsın”, “Zamanla her şey yoluna girecek”… Ne de olsa zorlukların üstesinden gelme çabamız da bir varoluş biçimi değil midir? Üzüntüyle mücadele etmek kolay değildir. Aslında kendimizi kandırmamalıyız. Üzüntü duyan kişinin hayatında hızlıca yeni bir sayfa açmasını beklemek, yasını yaşamasına izin vermek yerine duygularını bastırmasını telkin etmek, o kişinin üzüntüsünü azaltmaz aksine derinleştirir. “Çünkü bu durum üzgün kişinin suçluluk duygusunu pekiştirebilir” diyor psikolog ve psikoterapist Marie de Hennezel. O halde nasıl bir yaklaşım daha iyi olur? Aslında cevap oldukça basit, ilk yapılması gereken onu dinlemek. Peki etkili dinlemeye uzun süre devam etmenin sırrı ne? “Enerjimizin depolandığı, Japonların hara olarak adlandırdığı bölgeye, yani göbek deliğinin üç parmak altına odaklanın” diye yanıtlıyor Marie de Hennezel ve ekliyor: “Sağlıklı bir dinlemeyi kafamızdaki düşünceleri susturarak ve sadece bedenimizin hislerine kulak vererek gerçekleştirebiliriz.”
Alışık olmadığınız için başta zor gelebilir ama bedeninizin hislerine odaklanarak daha dikkatli dinlemek aslında düşündüğünüz kadar karmaşık değil. Özellikle bilinçli farkındalık meditasyonu veya haptonomi yöntemiyle bu becerinizi kolayca geliştirebilirsiniz. Peki, bu dikkatli dinlemenin kişiye nasıl bir yardımı dokunur? Ona destek olup üzüntüsünü paylaşırken herhangi bir baskı uygulamamış olursunuz. Bu kişiye değer verildiği duygusunu hissettirir. Ona ağlaması ve kendisini özgürce ifade edebilmesi için alan da sunmuş olursunuz. “Etkin dinlemenin ardından duygularınızı paylaşmak için iznini isteyerek bunun üstesinden gelebileceğine inandığınızı söylemek, ona gerçekten ilerlemesi için yardımcı olur.”
2. Bakış açısını değiştirmek için metafor kullanın
Kederli birini teselli edecek uygun kelimeler nelerdir? Filozof Michaël Foessel’e göre en iyi teselli yolu, kişinin üzüntüsünü ona fark ettirmeden başka bir yöne çekebilmektir. Bunun için de önerisi metaforlara başvurmak. Neden mi? Çünkü bu üstü kapalı anlatım biçimi duruma başka bir yönden bakmamıza olanak sağlar. Bu nedenle metafor teselli dilinin temelini oluşturur. Eski zamanlardan bu yana, nasıl teselli edeceğini bilmek, karşımızdaki kişiye anlaşıldığını düşündürtmesinin yanı sıra hayatın her şeye rağmen çekilebilir olduğunu da anlatır. Peki ya bu metaforların şiirdekinden farkı nedir? “Aslında yine şiirlerdeki gibi teselli konuşmalarında da imajlar ve mitler üretmeye çalışırız” diyor Michaël Foessel. Bu metaforlar, sevgilinin ya da bir yakının kaybı, hastalık haberi veya biten bir kariyer için kullanılabilir. Karşımızdaki kişiye bunun sonuna gelinmiş bir kitap, tamamlanmış bir yolculuk ya da kimsenin kendisinden çalamayacağı bir hatıra albümü gibi olduğunu söyleyebilirsiniz. Bir örnek verecek olursak; ölüm fikrinden korkan yaşlı ebeveynimize yaşlılığın hayatımızın gecesi gibi olduğunu söylediğimizde, bu benzetmeyle hem korkusuna hak vermiş hem de onun gerçekleri daha az can sıkıcı bir şekilde görmesini sağlamış oluruz. Bir çocuğun yolda düştüğünü gördüğümüzde spontane bir şekilde yaptığımız da bu değil midir? Ona “Gözyaşların şelale olmuş” dersiniz ve çocuğun ağlamasını dindirirsiniz. Ancak, eğer metaforu ölçüsünde kullanmazsak amacına ulaşmaz. Çünkü metafora başvurmaktaki amaç, ortamı yatıştırmak için olası ihtimalleri hikâyenin içine enjekte ederek onu yeniden yazmaktır, baştan bir hikâye yaratmak değil. Teselli etmek, karşımızdakinin acısını kabul etmekle birlikte hissettiklerine de empati yaparak hak vermektir. Bazen hiçbir şey olmamış gibi yapmanın iyi bir yol olduğuna inanmaya çalışsak da, kendimizi bu şekilde kandırmamalıyız. Acıyı ertelemektense, ona birkaç kelime oyunu yapmak veya metaforlu bir anlatımla yaklaşmak iyileştirici bir güce sahiptir. Öyleyse destek olmak aynı zamanda o kişiye saygı göstermek midir? Şüphesiz ki öyle. Albert Camus’nün şu sözleri
yardımcı olur belki de: “Bu dünyadaki tek teselli, sürekli acılar olmamasıdır. Bir acı kaybolur ve bir sevinç doğar.”
3. Hayata yeniden tutunması için sanattan destek alın
Sanat bizi avutur. “Çünkü sanat eserleri duygu yüklüdür ve çıkış yolu bulamadığımızda bize yeni geçitler yaratabileceğimizi hatırlatırlar. Bu yönden sanat eserleri kayıp yaşayan kişiye destek olabilir” diyor psikanalist ve psikoterapist Daniel Sibony. Elbette yastaki kişinin libidinal yatırımını “kayıp nesne”den başka bir nesneye ikame etmeye hazır olması da önemlidir. Bu yüzden tiyatroya, sinemaya ya da müzeye gitmeyi önermeden önce biraz bekleyin. “Bu zaman, kişinin dünyaya açılma konusunda giderek kendini hazır hissetmesine yardımcı olur.” Ardından dayatıcı olmadan teklifte bulunun. “Sanat eseri bu acıyı aşmamıza yardımcı olabilir, çünkü sanat eseri de kendini yaratan sanatçıyı yeniden inşa eder. Sanat içinde yaratımı ve başlangıcı barındırır. Bu sayede yeniden başlamanın mümkünlüğünü anımsatır. Ancak sanatın etkisi, acı çeken kişinin yaşadıklarını didikleyen arkadaşlarıyla bir araya gelmesinden farklıdır. Bir film, heykel, resim, bale gösterisi, onları izleyenlerle doğrudan bir iletişime geçmez ve dolayısıyla izleyiciler üzerinde bir baskı kurmaz.
Onlar sadece müdahale etmeden destekleyici konumdadırlar.” Ancak sanatın iyi gelmeye yetmediği zamanlar da olabilir. Sanatın güzelliklerinden birini görmek bazen bizi hayata geri döndürebilir ama depresyonda olan birinin kendisini dışlanmış hissetmesine neden olabilir. İşte bu nedenle sanat ya da herhangi bir tür yaratma eylemi yas için hızlı bir panzehirdir diyemeyiz. Acı veren bir kayıp karşısında kişinin var olan bir şeylere tutunma isteği zaman alabilir. Dolayısıyla ondan bir talep gelmesini beklemek bu süreçte daha iyi olacaktır. Çevresindeki kişiler için bu bekleyiş uzun gibi görünse de kişi sonunda yeni bir sayfa açmaya hazır olacaktır.