Sarışınlık bazı insanlar için sarı saça sahip olmaktan çok daha fazlasını ifade edebiliyor. “Sarışınlar daha çok eğlenir.” gibi sözler ve popüler kültür ile birlikte fazlasıyla romantize edilen sarı saç, bir kez sarışın olunca asla vazgeçmediğini söyleyen insanlar sayesinde yıllardır popüleritesini yitirmiyor. Ancak saçını sürekli olarak sarıya boyatan insanlar için bu renk sadece tercih olarak kalmayıp bir obsesyon haline gelebiliyor ve gün geçtikçe daha da sarışın olmak isteyip sarının tonunu hiçbir zaman yeteri kadar açık bulmayabiliyorlar. İşte karşınızda hep daha sarı bir saçın hayal edildiği noktada başlayan “Sarışınlık Dismorfisi.”
Saçlarını sarıya boyatan insanlarda bu yolculuk genellikle az miktarda balyajla başlıyor. İlk boyama işlemi sonrasında saçın biraz daha sarı olması gerektiği düşünüldüğü an muhtemelen uzun yıllar sürecek olan bir sarışınlık yolculuğu başlıyor. Saçlara her kuaför ziyaretinde biraz daha sarı ekleniyor ve istenen ton yakalanana kadar denemelere devam ediliyor. Her seferinde “Daha sarı olmalı” düşüncesi zaman içinde sayısız saç ürününe ve uzun saatler süren kuaför ziyaretlerine davetiye çıkarıyor.
Farklı tonları denemek, saçların yıpranması sonucu doğal saç rengine geri dönmek zorunda kalmak, yeni ürünleri denemek ve bir türlü istenilen sarı tonunu elde edememek sarışınlık dismorfisi yaşayanlar için günlük bir mücadele haline geliyor. Bu durumu yaşayanlar için sarışınlık sadece bir saç rengini ifade etmekten çıkıp sürekli geliştirilmesi gereken bir dış görünüş özelliğine dönüşüyor. Genellikle tam doyuma ulaşana kadar sarıya boyatılan saçlar fazlasıyla yıpranıyor ve istenmeyerek de olsa en sonunda eski sağlığına kavuşmak için doğal rengine boyanmak zorunda kalıyor.
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
