Ana SayfaRöportajRöportaj: Mert Vidinli

Röportaj: Mert Vidinli

Mert Vidinli ile geçtiğimiz haftalarda açılan, Zorlu`nun yeni gözbebeği Zanzibar`da buluştuk. Geldiği andan itibaren güzel enerjisini mekana yayan Vidinli, sıcak sohbeti ile bizi kendi enerjisine çekmeyi başardı. Sıcak enerjisiyle kendimizi sohbete o kadar çok kaptırmışsız ki yaklaşık iki saatin sonunda kahvemi bile içemediğimi farkettim. 

Tanımayanlar için Mert Vidinli kimdir?

Mert Vidinli aslen Ankara’lı. Şans eseri eğlenirken işin işletmecilik kısmına geçmiş olanlardan…Sahneye çıkıp şarkı da söyledim, halkla ilişkiler de yaptım. Kapıda insan da karşıladım, telefonlara da baktım. Şanslıyım ki İzzet Çapa, Emre Ergani gibi işin üstatları ile çalıştım. Dream Grup bünyesinde Ulus 29 ana yerim olmak üzere Doğuş Grubu bünyesindeyim. Ulus 29’un hem food coart hem klüp kısmını işletiyorum. Ben daha portakalda vitaminken insanlar Ulus 29’a, Metin Fadıloğlu’nun yanına gidiyorlardı. Metin Fadıloğlu geçenlerde çok güzel bir şey söyledi; “Ben artık işi profesyonellere bıraktım.”  Metin Bey’in bize güvenmesi, “One man show” yapmaması  gurur verici.

Zamanla Mert’in etrafında olmak diye bir olgu oluştu. Ben öyle herkese, çok büyük kitlelere hitap etmiyorum. Beni herkes tanımaz. Biraz daha bilinen ailenin çocuklarına, yetenek sahibi olan gençlere hitap ediyorum. Kimseyi kategorize etmiyorum ama biraz daha egoları yüksek, şımarmaya meyilli çocuklar… Onları eğlendirmekte bu yüzden biraz daha zor. Aynı zamanda da saygılı çocuklar. Ben daha chopstick kullanmayı bilmiyorken, onlar chopsticklerle doğmuş. Sushi nedir derken onlar çoktan ezberlemiş insanlar. Bu yüzden birçok eğlence trendini de burada öğrendim. Ankara’da böyle bir kültür yok. Daha sistemli ve daha yavaş bir eğlence anlayışı vardır.  İstanbul hızlı tüketen bir şehir. Benim en büyük Şansım Metin Fadıllıoğlu ile çalışmak.

Aynı zamanda Gazete devam ediyor sanırım, sosyal medya zaten ortada hepsi birbirini besliyor olmalı?

Gazete’de haftanın üç günü yazıyorum bazen dörde çıkıyor. Yazmak keyifli. Bazen canlı yayınlarım oluyor. Sosyal medya hesaplarımdan her şeyi yansıtmaya çalışıyorum. Paylaştıklarım çoğu insana hitap ediyor. Çağatay Ulusoy da beni takip ediyor, Feryal Gürman’da. Geniş bir yelpazem var sosyal medyada.

Yaptığınız iş, yaşadığınız hayat çoğu zaman insanları özendiriyor. Bu lunapark gibi gözüken hayatın gerçekleri ve zorlukları neler?

Bazen yorumlar geliyor. Hayat sana güzel, ne kadar eğlenceli bir hayat yaşıyorsun diye. İlk önce anlaşılması gereken bu bir iş. Ve bunun bir iş olduğunu kimse anlamıyor. Evet, eğlenceli ama bir o kadar da zor ve yorucu. Eğlence olunca Mert yorulmaz… Öyle bir şey tabii ki yok, Süpermen hayatı yaşıyorsun sabah uyanıyorsun Clark Kent’sin. Böyle düzgün, efendi gibi giyiniyorsun gazetene gidiyorsun, köşeni yazıyorsun, bir sürü toplantı görüşme vs sonra hava karardığı anda başka bir parti çocuğu çıkıyor içinden. Ulus 29’ a gidip her misafirinle ayrı ilgileniyorsun. Üstüne üstlük birde kuralları var;  kimseyle küsemezsin, dedikodu yapamazsın, kalbin kırılsa dair buna dair trip atamasın. Çünkü çok küçük bir ortamdasın. Herkes birbirini sınıflara, gruplara ayırmış. Sen herkese hitap etmek durumdasın. Üç maymunu oynamak zorundasın. Yaşadığını, duyduğunu, bildiğini, konuşulanı unutacaksın. Yoksa asla bu işi yapamazsın. Oturup konuştuğun insanlar magazin gazetelerinde, programlarında gördüğün insanlar. E üstüne bir de bu insanların evlerine girip çıkıyorsun. O yüzden güven vermek zorundasın. İzzet Çapa’nın, Emre Ergani’nin ve Metin Fadıloğlu’nunda bana hep öğrettiği bu. Bu hayat sandıkları gibi değil. Moda da ülkemizde anlaşılamıyor. İnsanlar en önden defile izlesin, zenginler nasılsa giyinirler, poz versinler bitsin bu böyle değil ki. Bir kere ihracatın kapıları açılıyor, bilinirlik artıyor, markalarla etkileşime geçmelerini sağlıyor. Birçok defile modacının kendisi tarafından karşılanıyor. Bir sezon boyunca kazandığı parayı belki gidiyor oraya harcıyor. Şımarıklık olarak görüyorlar, basite indirgeniyor. Partilerde de bu damga var mesela. Partiler tabii ki eğlence içindir ama aynı zamanda iş arayana bulunmaz bir fırsat. Network imkânın var. Yalnızlığını bastırdığın, rutin sıkıntılarını en azından birkaç saat unuttuğun bir yer. Doğru bir şekilde eğleniyorsan ne güzel.  Ama insanlar partileri içip içip dağıtılan, yüksek paralar harcanan bir durum sanıyor. Bu bir rehabilitasyon. 

Ünlüler sosyal medya hesaplarını gece olduğu zaman kullanmak istemiyorlar. Özel hayat olarak görüyorlar. Halbuki orada yapacağı bir paylaşım mekanı bile kalkındırır. Yurt dışında hep böyle işliyor. Kim Kardashian, Kylie Jenner, Justin Bieber gittiği yerlerin fotoğrafını çekiyor, paylaşıyor. Bizimkiler aman yanlış anlaşılır mı, aman tepki alır mıyım…Bu yüzden snapchat daha rahat bu konuda. Çünkü eleştiriye açık değil. Kimin kimi takip ettiği belli olmadığı için herkes kafasına göre takılıyor. Bu yüzden “instaküslük” yaşanmıyor. Snapchat’te daha rahatlar.

Birçok yerde parti yaptınız,  favori parti mekânlarınız neresi?

Çok kullanılmış mekânları sevmiyorum. Yaz partileri için kesinlikle BackYard. Hem manzarası, hem ferahlığı ile çok uygun. Daha çok değişik yerleri seviyorum. Depo, galeri, gizli saklı mekânlar… Gündüz kuşağı insanları için Morini ideal, Zanzi parti için iyi bir giriş yapacak gibi gözüküyor… Ben manzara seviyorum daha çok… Kolay ulaşılabilir olması da önemli.. Beş yıldızlı otellerin lüks suitleri, mesela orda olan partilerin çoğu magazine bile yansımaz..Denenmemiş yerleri seviyorum..

Bu kadar davet, parti ve organizasyonlar varken sormadan olmaz, davetlerin en şıkları kimler?

İlk olarak kesinlikle Yasemin Özilhan.

Adeta Türkiye’nin Kate Middleton’ı. Hem işinde gücünde, hem çok asil. Yaşını yansıtıp aynı zamanda bulunduğu cemiyet hayatının ağarlığını da çok iyi kaldırıyor. Ve tabii ki Arzu  Sabancı. Bence zamana meydan okuyan bir kadın. Feryal Gürman’ı atlamak olmaz tabii… Genç nesilde de Serenay Sarıkaya’nın sokak stili ve bohem havasını seviyorum. Derin Mermerci’nin kimseyi umursamaz tavrı çok hoş. Eşofmanlarıyla da Nişantaşı’na gelir, Hermes çantasıyla bir davette de görebilirsiniz. Etraf ne der hiç umursamaz. Aynı durum Yasemin Allen’de de var onunda Avrupai havasını ve cool duruşunu seviyorum…

 

Nam-ı diğer bir trend çocuğu olarak, Mert Vidinli dünyasında son trendler neler?

Dünya erkek trendinde, babanızın ‘gardolabında ki gibi giyinin’ tavrı var. Trend listelerinde de bu çıktı. Eskiden baban gibi giyinmişsin falan derdik ya. Artık bu durum trend haline geldi. Zaten artık erkekler eskiden uygulamaya korktukları renkli giyim modasına çoktan uyum sağlamış durumda. Soluk renkler artık oldukça demode. Yazın şortların boyu kısalıyor. Erkekler aksesuar olarak çanta kullanımına geçmiş durumda. Takı ve aksesuar konusunda kadınları solladılar. Kasketler, şapkalar yazın gözdeleri. Sandaletler ve parmak arası terlikler geçen senenin modasını takipte. Erkek ayağına bu olmaz dediklerimize bu senenin modası diyebilirim. Bu sezon erkekler de en az kadınlar kadar iddalı. Geçenlerde Cem Yılmaz’ı gördüm. Kırmızı çorabını giymiş, üstüne kırmızı etro bomber jacket… Normalde siyahların adamı. Cem yaparsa herkes yapar…

Kadınlarda da artık ağır tuvaletler, abiyeler çok demode. Doğallık modası var her zamanki gibi. Ya da ne genç gösteriyorsa o moda haline geliyor. Hala bir Hermes kadını olmak var, hala yüksek topukluları ile yedi sekiz saat ayakta durmak var. Ama bence spor ayakkabı kadınları daha revaçta. Her yerde Gucci kadınları var. Balmain’den sonra da Gucci böyle oldu. Tepeden tırnağa Gucci kadınları her yerde…

Önümüzde ki sezon Chanel erkekler için ceket tasarlayacak. Chanel ceketleri erkeklerde göreceğiz.  Kadınla erkekler arasında bir moda savaşı çıkacak diyebilirim.

Partilerinizin ünü ortada nasıl gidiyor partileriniz, iyi bir parti için neler gerekli?

Ben kurumsal partilere geçtim. Artık gündüz kuşağı insanları var. Gece hayatının ve paranın el değiştirmesinden dolayı gündüz kuşağında, sosyalleşmek isteyen yeni nesil ev hanımlarımız oluştu. Onlar bizim Ayşe teyzelerimiz gibi evde fasulye ayıklamıyorlar. Bütün gün davetleri gezip, sosyalleşiyorlar. Bende bu davetlerin sponsorları olan markalara, bu etkinliklerin içeriğini oluşturuyorum. Gece kısmında ise hala Ulus 29’dayım. 4. Yılımı tamamlamadım. Bu sezon Bodrum olur mu onu bilmiyorum. Şuanda hali hazırda Starbucks ile bir anlaşma içerisindeyim. Markayı kendi dünyama harmanlayıp o şekilde yansıtıyorum. Partilerde artık seksen jenerasyonu emekliye ayrılmak üzere. Doksan jenerasyonunun da ikici kısmı daha çok sokaklarda. 1995-2000 arasında ki yaş grubu eğleniyor. Bana hep eğlence trendlerini sorarlar. Aslında bu bir eğlence trendi değil. Aslında trendler hep aynı sadece bizler zamana uyarlıyoruz. Babalarımız da şampanya içiyorlardı sadece o zaman bardağın şekli başkaydı. Şimdi daha başka.  Onlar sadece gece içiyorlardı şimdi ise gündüz organizasyonları  da çok moda.  Teknoloji ile birlikte gelen yenilikler var. Şuan sosyal medyanın gücü ve imkânları ortada. O zamanlar bu tür organizasyonlarda, bir fotoğrafçı gelir çekerdi, düğün fotoğrafı gibi eline verirdi. Şimdi Instagram, Snapchat her şey hep elimizin altında. İnsanlar artık bu mecralarda gözükmek istiyor. Artık gazeteye çıkıyım kafası kalmadı.  Bazen değişik şeyler oluyor. “Mert’cim Instagrama koysana, şampanya patlatacağım” diyen bir profil var. ‘Bir Instagram karesine bir şişe şampanya, biz buna böyle diyoruz’.

Yeni nesil gerçekten çok farklı geliyor. Bilinçli bir yapı var. Yediği her şeyi kalorisini hesaplıyor. Spor yapıyor, her şeyden haberdar. Sağlığını koruyor ve en önemlisi kendine bakıyor bu yüzden de artık gece çok dağıtmak istemiyor.  Sokakta daha bilinçli bir kesim var şuan. Bizim zamanımızda hiçbir şey bu kadar umurumuzda değildi. Ne yediğimize ne içtiğimize dikkat etmezdik.  Şimdi herkesin bir özel spor hocası var her şey kişiselleşmiş durumda.  İyi gözükme derdinde herkes.  Instagramında en az 200, 300 kişi olanda iyi gözükmek istiyor. Binlerce kişiye hitap eden de.

 

 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI