2010 yılında markanız PS ONE’ı kurdunuz. Bu kararı verme süreci nasıl gelişti? Farklı iş deneyimleri sonrasında, nasıl oldu da ‘ben artık hayalimdeki işi yapmalıyım’ dediniz?
Boğaziçi İşletme mezuniyetimden sonra bir süre bankacılık ve profesyonel hayatta tecrübe kazandım. Geçirdiğim ciddi bir sağlık sorunu hayatımı tekrar sorgulamama ve yüreğimin götürdüğü yere girmeme neden oldu diyebilirim. 10 yılı aşkın bir süre mobilya tasarımı, iç mekan dizaynı ve dekorasyon projeleriyle uğraştıktan sonra 40 yaşımda hayatıma giren oğlum bana anneliği tattırdı ve kendimi o büyüyüp anaokuluna gidene kadar ona adadım diyebilirim. Yıllarca ürün tasarımı ve üretimi yapmış ve bundan çok keyif almış biri olarak kendime en yatkın işin yine tasarım ve üretim olacağı kanısındaydım. Kendim için özel olarak çizip yaptırdığım birkaç mücevher tasarımının arkadaşlarım tarafından beğenilip talep edilmesi beni çok motive etti. Önce özel siparişler, arkasından kendi tasarımlarımı hayata geçirmek, bu tasarımların sayıca artması ve marka olarak PS ONE’ın doğuşu ile tasarım butiğimizin açılmasını takiben üretim atölyemizi kurmak, Türkiye’ de farklı satış noktalarına ve yurtdışına açılmak da bu süreci takip etti.
Aşamalı aşamalı büyüdünüz; önce showroom, sonra da kendi atölyenizi kurdunuz… Markanın gelişim sürecinden memnun musunuz? Yavaş ve emin adımlarla ilerliyor gibi görünüyor, sizce de öyle mi?
Yakınlarımın beni çok girişimci bulmasına, önemli riskler aldığımı düşünmesine rağmen, kalpten inanmadığım hiçbir adım atmıyorum. İşimle ilgili son derece disiplinli ve organize olduğumu söyleyebilirim. İşin tüm gereklilikleri arasında benim en keyif aldığım atölyede geçirdiğim üretim süreci. Bu sürecin her aşaması yeni bir heyecan içeriyor ve her an yeni sürprizlerle dolu. İşimle ilgili heyecanımı ilk günden beri aynı yoğunlukta yaşadığımı söyleyebilirim. Mücevher her adımı doğru atmanızı gerektiren ince ince düşünülerek hareket edilmesi gereken, sabır isteyen ve bir o kadar da tatmin edici bir ürün. PS ONE marka olarak son derece sadık bir müşteri profiline sahip, bu da bizi çok mutlu ediyor. Bizim en büyük reklamımız da müşterilerimiz; onlar yakıştırarak ve keyifle taşıdıkları tasarımlarımızı en güzel tanıtanlar ve tavsiye edenler oluyor. Bu da bizim yavaş ve emin adımlarla büyümemizde büyük rol oynuyor.
Kişiye özel tasarım dışında, ‘renovate your jewel’ konseptiyle eski mücevherleri alıp bambaşka tasarımlara dönüştürüyorsunuz. Bu benim çok ilgimi çekti. Sanırım böyle bir konsept yoktu. Siz geri dönüşlerden memnun musunuz bu konuda?
PS ONE müşterilerinin ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda doğdu bu proje. Tüm kadınların kasasında aile büyüklerinden bugüne taşıdıkları ya da hediye gelmiş parçalar bulunuyor, ancak birçoğu takılmıyor, kullanılmıyor. Kapalı kalmış bu önemli değerlerin negatif enerji yarattığını düşünüyorum. Böyle hisseden ve bunları hayatlarına katmak isteyen müşterilerle bu değerleri kullanarak yeni tasarımlar ortaya çıkarmaya başladık. İş işi, müşteri müşteriyi getirdi ve bu proje büyüdü. Hatıraların canlanması çok az bir maliyetle yepyeni mücevherlere kavuşmak sipariş veren herkesi çok memnun etti.
Peki en çok hangisi için kapınızı çalıyorlar: kişiye özel tasarım için mi, halihazırda tasarlamış olduğunuz koleksiyonlar için mi, yoksa ‘renovate your jewel’ için mi?
PS ONE tasarımları bu sıralamada ilk geliyor diyebilirim, ‘kişiye özel tasarım’ ve ‘renovate your jewels` ise gelen talepler doğrultusunda elele giden konseptler…
Koleksiyonlarınız içinde favoriniz var mı?
‘Wonders of Nature’ koleksiyonu PS ONE markası için ilk başladığımız koleksiyon olduğundan bende yeri ayrı diyebilirim. Doğanın kendi içindeki estetik, mucizeler, temalar beni her zaman en çok çeken ve yaratıcılıkta sınır tanımayan bir alan.
Son olarak, siz stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Modern olduğu kadar zamansız, özgün, karakterli, farklılıkların öne çıktığı, kontrastlara yer veren, kişinin kendini kendi hissetmesini sağlayan bir stil olarak ifade edebilirim.