Ana SayfaRöportajRealFashionist Hesabının Ardındaki İsimle Konuştuk

RealFashionist Hesabının Ardındaki İsimle Konuştuk

NFLOW Global Summit’18 kapsamında tüm dünyadan moda, seyahat, gastronomi, güzellik ve bakım gibi farklı konularda milyonlarca takipçisi bulunan 100’e yakın yabancı influencer İstanbul’a geliyor. Biz de  INFLOW Global Summit vesilesiyle; etkinliğin katılımcılarından dünyaca ünlü Influencer ve Realfashionist hesabının ardındaki isim Zaklina Berrido Pisano’ e merak ettiklerimizi sorduk.

Influencer olduğunuzdan beri hayatınız nasıl değişti?

Hayatım inanılmaz derecede değişti. Instagram’da olup her gün neredeyse yarım milyon kişiye ilham vermek ve bu sayının giderek artması inanılmaz.

Her şey başkalarının beni mutlu etmesini beklemekten vazgeçmem gerektiğini anladığımda başladı. Mutluluğu kendi başınıza bulmalısınız. Kendinizi canlı ve mutlu hissetmek için çaba göstermelisiniz. Para korku demektir. Eskiden altından korkuyorduk, şimdi bir kağıt parçasından korkuyoruz. Ben paranın bir araç olduğunu düşünüyorum.

Başlangıçta yalnızca içeriklerimi, fotoğraflarımı ve videolarımı oluşturduğum bir telefonum vardı. Daha sonra finansal özgürlüğe sahip olmak için yatırım yapmam gerektiğini anladım. Oldukça pahalı bir kamera ve lens aldım. Bu yatırımı yaptığım sırada hala bir gelirim yoktu. Ancak bir üst seviyeye ilerlemenin gerekli olduğunu anlamıştım. Hayatımı sonsuza dek değiştirmek için bugün nelere yatırım yapmaya hazırım? Neleri riske atmaya hazırım? Ne vermeye hazırım? Bu sorular yolumu çizmemi sağladı.

Ayrıca gelmek istediğim noktaya çoktan varmış kişilerden de çok şey öğrendim. Birçok yerden ilham aldım: Amazon, Facebook, Apple gibi şirketlerin kurucuları gibi iş dünyası devlerinden (bu kişilerin kitaplarındaki bir sayfadan bile birçok şey öğrenebilirsiniz) ruhani liderlere kadar birçok kişi şunu anlamamı sağladı: En büyük zenginlik gönül rahatlığıdır. Yani tüm parçaları bir araya getirdiğinizde hem maddiyatı, hem bilgiyi, hem de ruhani bilgeliği elde etmiş oluyorsunuz.

Hayatımı kendi felsefeme göre yaşıyorum. Bu yüzden beni bir defileden diğerine koşarken göremezsiniz.

Ama influencer olan kişiler, ne kadar popüler olsalar da sizin ve benim gibi sıradan insanlar. Ben tutkuları olan ve bu tutkularını dünyaya ilan etmekten çekinmeyen bir insanım.

Tutkulu olduğum konuyu sosyal medyada paylaşarak internette çok büyük bir popülarite yakaladım. Böylelikle blog yazıları, videolar ve resimler aracılığıyla takipçi kitlemi kendi fikir ve görüşlerimle etkileyebiliyorum.

İlgi alanlarım arasında moda, yaşam tarzı, sağlıklı yaşam ve yemek gibi konular var. Influencer olmam sayesinde bunların keyfini çıkarabiliyor ve bunları takipçilerimle paylaşabiliyorum. Tanıtımını yapmam için bana gönderilen ürünlerin %90’ını başkalarına veriyorum.

Kendime ayırmıyorum. Kimse bu dünyadan giderken evini, çantalarını, ayakkabılarını, son model iPhone’unu yanında götüremeyecek.

Bu yüzden sahip olduğum her şeyi sevdiklerime, arkadaşlarıma, aileme vetakipçilerime veriyorum. Çünkü şimdi ihtiyaç duymuyorsam, yeni sezonda ihtiyaç duyar mıyım diye düşünmüyorum. Ayrıca insanların hediye alırken yüzlerinin güldüğünü görmek beni çok mutlu ediyor. Bu hissi hiçbir şeye değişmem.

Bir influencer olarak karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu?

Kişiliğinizden ödün vermeyin. Popüler bir influencer olduğunuzda birçok zorlukla karşılaşıyorsunuz.Yüksek ücretler karşılığında, kesinlikle kullanmayacağım ürünlerin tanıtımını yapma teklifleri alıyorum. Bunlar gerçekten reddedilmesi zor teklifler. Ama yine de kişisel olarak kullanmadığım ve güvenmediğim ürünlerin reklamını yapmayı kabul etmiyorum. Neden mi? Çünkü bu dünyadaki ömrümüz kısa ve sınırlı.Bu ömrü de doğru olduğunu düşündüğünüz şekilde yaşamalı, gerçekten sevdiğiniz ve inandığınız şeyler o anda size istediklerinizi vermiyor olsa bile “para ve şöhret”üzerine kurulu bir hayalin peşinden koşarak kendinizi mutsuz etmemelisiniz.

Mesela ben hesabımı açtığım sırada, Instagram alemine Kardashian ailesi hükmediyordu. Herkes onlara bakmak istiyordu. Ben de kendi kendime şöyle dedim:Artık bazı şeylerin değişme vakti geldi. Artık modanın yeniden moda olması gerekiyor  Koyu renkli güneş gözlükleriyle fular takmak, benim imajımı Instagram’daki diğer kişilerden ayrı bir konuma getirdi. 50 yaşında bir büyükanne olmam da çok büyük ilgi topladı.Çok çalışmaya hazır olun. Her zaman bir şeyler üretirim. Çünkü yaptığım işi gerçekten çok seviyorum. Üstelik yalnızca para için yapmıyorum; para bu işin yan ürünü. İşin her adımını seviyorum. Ama daha akıllı çalışmayı öğrenmem gerekiyor. Cumartesi ve Pazar günleri de çalışmak gerekiyor. Bunu yapmaya hazır mısınız? Hayır mı? Gezip tozmayı tercih mi edersiniz?

Ben de geziyorum. Harika yerlere, en güzel sahillere gidiyorum, ama aynı zamanda daima yaratıcı olmak için gerekli disipline de sahibim. Hafta sonları bile.

O anda olmanız gerektiğini düşündüğünüz yerde değilseniz hata yapıyorsunuz.Uzun süre boyunca bin takipçim bile yoktu. Kimse profilime bakmıyordu ama ben kendime olan inancımı kaybetmedim. İstediğimiz şeyleri değil, olduğumuz şeyleri kendimize çekeriz. İnsanlarla nasıl çalışılacağını öğrenmek çok önemli.

Ayaklarınız yere bassın.

İnsanlara saygı gösterin. Arkamda duran kişiler ne kadar iyiyse, ben de ancak o kadar iyi olabilirim. İnsanlarla aramda çok derin bir bağ var. Onların sorularına yanıt veriyorum, profillerini ziyaret ediyorum, yorum yazıyorum.Bazıları artık popülarite kazanıp “ünlü” olduğumu söyleyerek neden hala bu işi yaptığımı soruyor. Ben de onlara şöyle diyorum: Çünkü beni buraya getiren sizlersiniz. Ben de sizin o güzel ruhlarınızı çok seviyorum. Hiçbir zaman unutmayın: İşin büyük bir kısmını ilişkiler oluşturur. Servet kazanmak her zaman ilişkilerle ve kimi tanıdığınızla ilgilidir. Yükselmek için başkalarını alaşağı etmek istemiyorum. İnsanları daha da yükseltmek, bunu da kişiliğimden ödün vermeden yapmak istiyorum. Çöpçü de olsa rektör de olsa herkesle aynı şekilde konuşurum.

Bir şeyi gerçekten isterseniz olacağına inanırım. Birçok insan peşindeolduğu şeyi tüm kalbiyle istemiyor. O yüzden de istedikleri gerçekleşmiyor.

Sosyal medyadaki blog yazarlarının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Geleceği toz pembe görüyorum 

Google’da “Influencer” kelimesinin aranma oranı 2017/2018 yıllarında %325 arttı. Bu da influencer pazarlama yönteminin bu yıl en hızlı büyüyen online müşteri kazanma yöntemi olduğunu gösteriyor. Bu trend gelecekte de devam edecek gibi görünüyor. Pazarlama departmanlarının yaklaşık üçte ikisi önümüzdeki yıllarda influencer pazarlaması için ayırdığı bütçeyi artırmayı planlıyor.Bence blog yazarlarının güvenilirliği ve sosyal açıdan kanıtlanmış başarısı çok büyük bir güce sahip. Sosyal medyadaki influencer’ları diğer destekçilerden ayıran en büyük özellik insanların kendilerini influencer’lara yakın hissetmesi. Büyük popülariteye ve takipçilere sahip olsalar bile,influencer’lar yine de insanların gözünde normal ve sıcak kişiler olarak algılanıyor. Şahsen tanıdığım en başarılı influencer’lar da gerçek anlamda böyle kişiler.

Bu yüzden sosyal medyanın (özellikle bu platformların en popüleri olan Instagram’ın) geleceğinin, özellikle pazarlama bazında yeni müşteri elde etme yöntemi olduğunu düşünüyorum; yeni Amazon gibi bir şey, ama daha güvenilir olanı. Yani ürünleri tanıtan kişilerin takipçilerin güvenini kazanmış olması gerekiyor.

Takipçilerimizle bağlantı kurarak ve onlarla doğrudan etkileşime geçerek günlük hayatlarımız hakkında paylaşımlar yapıyoruz. Alıcıların güvenilir kaynaklardan fayda sağladığı stratejik pazarlama yaklaşımının temelinde bu yatıyor.

Şu aralar sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz trendler/tarzlar var mı?

Trendler ölmek için doğarlar 

İnternet ve sosyal medya bu trend döngüsünü öyle hızlandırdı ki, artık trendler doğdukları hızda yok olup gidiyor. Trendlerin onda dokuzu yeni değil,eski bir akımın geri dönüştürülmüş halidir. Bu da tüm bu trend konusunun biraz saçma görünmesine neden oluyor.

Eğer söz konusu trend modaysa “akıllıdır”. Zamanın ötesindeyse “cüretkardır”. 20 yıl sonra ise “gülünç” hale gelir. 50 yıl içinde de trendin yeniden moda olduğunu görürüz.

“Trendlere aldanmayın. Modanın size hükmetmesine izin vermeyin. Onun yerine ne olduğunuza, giyim ve yaşam tarzınızla neyi ifade etmek istediğinize siz karar verin.”

Benim modaya olan yaklaşımım, saygın İtalyan tasarımcı Gianni Versace’nin bu sözleri ile aynı doğrultuda. Benim için stil demek kendin olmak demektir.  Moda eğlenceli ve zevkli olmalıdır. Kaçış dediğimiz kavram, başka bir tutsaklık şeklinde olmamalı, tam anlamıyla gerçeklikten kaçış şeklinde olmalı. Eğer sadece “moda” veya “şık”olduğu için bir kıyafetin içinde rahatsız veya mutsuz olacaksanız, iyi giyimli olmaktansa mutlu olmanızı tavsiye ederim. Mutlu olmak daima daha iyidir.

Moda genel olarak açık fikirliliği ve denemekten korkmamayı da beraberinde getirir. Seyahat etmenin, farklı şehirlerde ve ülkelerde yaşamanın bana çok yardımı oldu. Ama yeni moda akımlarını gözü kapalı takip etmiyorum. Moda eğlencelidir ve hayatın basmakalıp sıkıcılığından kaçmanızı sağlar. Bunun ötesi artık saplantı halini alır ve eğlenceli bir yanı kalmaz. En azından benim için durum böyle.

Medya bize 30 yaşından sonra hayatımızın sona erdiğini söylüyor. Bu moda hesabı ile bunun doğru olmadığını göstermeye çalışıyorum. Gerçeklik yetersiz kalıyor! Rengi, cinsiyeti, parası ve sosyal statüsü fark etmeksizin dünyanın her yerindeki insanlar için gerçeklik aynıdır: Doğum, okul, iş, evlilik, çocuk,emeklilik, ölüm. Ben bu basit ve ürkütücü planın bir parçası olmak istemiyorum.Günlük yaşamın gerçekliğine karşı hayatta kalabilmek için modayı bir koruma kalkanı olarak kullanıyorum. Unutmayın, içindeki kişi yaşamadıkça kıyafetler hiçbir anlam ifade etmez. Tarz söz konusu olduğunda bu işin bir formülü yoktur.Tarz tamamen kendini ifade etmekle ve tavırla ilgili bir konudur.

Bu keyifli röportajın devamı için marieclaire.com.tr adresinde sizleri bekliyor!

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI