Ana SayfaRöportajİlhamını İskandinav Hayat Tarzından Alan Vitruta Hakkında Bilmeniz Gerekenler

İlhamını İskandinav Hayat Tarzından Alan Vitruta Hakkında Bilmeniz Gerekenler

İstanbul’un kreatif ruhunu İskandinav stili ile birleştiren Vitruta mağazaları; Fjällräven, Rains ve Sandqvist gibi yalın markaları bulunduran yalın konseptleri ile bizi etkilemeye devam ediyor. Sokaktan ve İskandinav hayat tarzından ilham alan konsept mağaza Vitruta Pera hakkında merak ettiklerimizi; Novapera CEO’su Selçuk Gerger’e sorduk. 

Bulunduğu noktaların kreatif merkezi haline gelen Vitruta’nın konseptinden kısaca bahseder misiniz?

Selçuk Gerger – CEO/NOVAPERA: Vitruta bünyesinde 100’e yakın, gerek uluslararası gerek lokal markaları barındıran, çok markalı bir konsept mağaza. Aslında Vitruta’yı ortaya çıkarırken yapmak istediğimiz şey; sıradanlaşmış, artık herkes için çok normal hale gelmiş perakende deneyimini, içinde markaların, bulunduğu semtin, hatta bulunduğu binanın ruhunu yansıtan, bulunduğumuz çağın da ruhunu barındıran mağazalar yaratmak. Aslında bu yüzden Vitruta mağazaları bulunduğu yerlerin kreatif merkezi haline gelmeye, bulunduğu semtlerin ruhunu yansıtmaya çalışıyor. Bu yüzden de mağazalarımızın hepsinde bir diğerinden biraz daha farklı bir doku var. Bulunduğumuz sokak, mahalle, o mahalledeki insanlar, o sokaktaki mağazalar, restoranlar bunların hepsinin kendi kimliği var. Bunlar da bugün üç ayrı semtteki mağazalarımızı yansıtıyor. İçerisinde hem kadın hem erkek, hem giyim hem aksesuar, hem kozmetik hem ev eşyaları yer alan mağazalar bunlar. Daha çok tabi ki ana şirketimizin, İskandinav markaları Türkiye’ye getiren firmamızın sayesinde İskandinav ruhunun sadeliğini yansıtan bir konseptten bahsedebiliriz.

Vitruta için sokak stilinin merkezlerinden biri demek mümkün. Peki, İstanbul sokak stilinin belirli kodları var mı? Vitruta mağazalarında hakim olan stilden de bahsedebilirsiniz.

S.G.: Evet artık sokak stili dediğimiz şey bir taraftan tüm hayatımızın içine girdi. Yani sneaker kültürü sadece sokak stilini yansıtıyor dememiz artık çok zor çünkü geldiğimiz düzende lüks kategorideki markalar dünyanın en lüks ve en eski markalarının bile sokak stiline dahil olan ürünler çıkardığını, tasarımlar yaptığını görüyoruz. Bu noktada Vitruta olarak bu stilin artık günümüzün en beğenilen, en fonksiyonel ve aynı zamanda şık ve trende uygun bu stili mağazalarımızda sunabiliyor olmamız bizi çok mutlu ediyor. İstanbul’da da sneaker kültürünün öncelikle çok arttığını görüyoruz. Bu anlamda İstanbul’daki sokak stilinde sneaker gerçekten artık oturmuş durumda. Bunun dışında daha sade, daha net ürünlere de çok ilgi olduğunu görüyoruz. Değişen iklim koşullarıyla, yazın ortasında bile bastıran yağmurla artık yağmurluğun insanların hayatında önemli birer parça olduğunu, gardıroplarının vazgeçilmez bir parçası olduğunu görüyoruz. Bunun haricinde sırt çantası için de İstanbul sokak stilinde oldukça oturmuş bir tarz olduğunu söylemek mümkün. Gerek Sandqvist’in, gerek Kånken’in, gerekse Rains’in sırt çantalarının da ciddi anlamda İstanbul’da modayı takip eden, sokak stilini takip eden insanların hayatlarına girdiğini söyleyebiliriz.

Vitruta müdavimlerinin stilini 3 anahtar kelimeyle tanımlamanızı istesek?

S.G.: Rahat, şık, sade. Bu üçünü net bir şekilde tanımlayabiliriz. Açmak gerekirse de insanların giydiği şeyle rahat etmesi ürünlerin fonksiyonel olmasından geçiyor ve insanlar artık bir şeyi sadece güzel olduğu için değil fonksiyonel oluşuna da bakarak ilgi duyduğunu görüyoruz. İnsanlar artık sadece tek renkle ya da çok sade temiz tasarımlarla sokakta olmayı, davetlere katılmayı, işe gitmeyi, hafta sonu bir müze gezmeyi veya festivale gitmeyi daha çok tercih ediyor. Hem rahat hem de sade olan Sandqvist, Rains, Tru gibi markalarda gördüğümüz şekilde bu şıklığı yansıtabiliriz.

Vitruta'da Fjällräven, Rains, Sandqvist gibi İskandinav stilinin öncü markalarını keşfedebiliyoruz. Peki, mağazadaki parçalar da göz önüne alındığında İskandinav stilini bu denli özel kılan noktalar nelerdir?

S.G.: Aslında bir önceki soruya verdiğim cevabın aynısı olacak ama yine rahat ve fonksiyonel olmaları diyeceğim. Çok doğru renkler kullanıyor ve çok doğru renk tonlarını bir araya getirebiliyor olmaları da diyebiliriz. Bunların hepsini çok şık olmamız gereken ortamlara da uydurabiliyor olmaları, şıklığı parıltılı, pullu, ekstra detaylı ve çok renkli şeylerde değil, çok daha basit bir şekilde yapıyor olmaları onları özel kılan şeylerden sadece birkaçı. Hiç şüphesiz tasarladıkları bütün ürünleri çok uzun süre kullanabileceğimiz şekilde dayanıklı yapıyor ve bu şekilde aslında bütün ürünlerin ömrü uzadığı için sustainability yani sürdürebilirliği de arttırmış oluyorlar. Bu stili bu denli özel kılan şeyler ve İskandinav stilini bir moda akımı haline getiren şeyler de bunlar.

Vitruta'da genç ve dinamik markaların, tasarımcıların ürünlerine ulaşabilmemiz mümkün. Bu noktada modada genç dokunuşların önemiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?

S.G.: Öncelikle şunu söylemek lazım, bizim grup şirketimiz Novapera’nın distribütörü olduğu Dedicated, CHPO, Rains gibi bazı markalar da aslında yine genç yeteneklerden, genç ellerden ortaya çıkmış markalar. Bu da küçük bir ülkede çıkıp bu kadar yayılan markalar bizim ülkemizden de ne kadar değerli tasarımcıların, ne kadar değerli marka yaratıcılarının çıkabileceğinin göstergesi. Bugün bizim bünyemizde yer alan Şebnem Günay gibi, Reflect, Tru, Incomplit, Marlo&Marco gibi markalar çok değerli, genç, Türk tasarımcıların ellerinden çıkmış markalar. Bu noktada da onların moda haftalarında çıkardıkları işleri gururla izliyoruz. Bunun dışında yapmakta oldukları işlere kattıkları heyecan, Incomplit’te veya Reflect’te hikayelerine ekledikleri sosyal sorumluluk planlamaları aslında Türk tasarımcıların da oldukça iyi işler çıkardığını gösteriyor zaten. Yani modada artık yaş durumu kalmadı aslında.

Vitruta’nın bulunduğu semtler, mağazanın ruhunu şekillendirmede önceliğiniz oluyor mu?

S.G.: Tabii ki oluyor. Sonuçta biraz önce mağazanın konseptinden söz ettik. Bu konsepti yaratmak için mağazanın ruhunu beslemek gerekiyor. İçinde bulundurduğu markalarla birlikte o semtin ruhunu da yansıtıyor bizim mağazalarımız. Bugün Ortaköy mağazamıza gittiğiniz zaman o sokağın ruhunu yine mağaza içinde bulmanız, Karaköy’de yüzyılı aşkın tarihi ile Yazıcızade Apartmanının ruhunu yansıttığını görmeniz, Pera’daki mağazamızda yine yüzyılı aşkın o bina ve tarihi, hareketli, güzel semtin ruhunu içinde barındırdığını görmeniz mümkün. O yüzden bir mahalleye yabancı  ya da absürt kalacak mağazalar eklemektense, o sokağın diğer bütün dükkanlarıyla, o sokaktan geçen insanlarla, o sokakta yaşayan insanlarla birlikte yaşayacak bir mağaza yaratmaya gayret gösteriyoruz. 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI