Atlantis kraliçesi Atlanna (Nicole Kidman) ile bir deniz feneri bekçisinin oğlu olan Arthur Curry (Jason Momoa), hakkı olan krallıkta hiçbir hak iddia etmeden yer yüzündeki hayatını sürdürmektedir. Atlantis'ten gelen Mera (Amber Heard), onu denizler altındaki ülkeye gelip krallığı alması için ikna etmeye çalışır. Nitekim aynı anneden doğmuş kardeşi Orm (Patrick Wilson) suyun üzerindeki dünyaya savaş açmaya karar vermiştir. Bu savaşı durdurabilecek tek kişi Aquaman'dir.
Film, Queen grubunun efsanevi solisti Freddie Mercury'nin Londra'nın Wembley Stadı'nda gerçekleşen unutulmaz 1985 Live Aid konserine giden yıllarını konu ediyor.
Filmde,tarihin en büyük başkan yardımcılarından olan Dick Cheney'in uyguladığı politikalar ve 9 Eylül saldırısı sonrasındaki süreci yönetmede etkisi konu ediliyor.
Karanlık büyücü Gellert Grindelwald, Newt Scamander'ın da yardımıyla Amerika Birleşik Devletleri Sihir Kongresi (MACUSA) tarafından yakalanır. Ancak kaçmayı başaran büyücü, kendine, gerçek niyetinden habersiz olan müritler toplamaya başlar. Asıl planı; büyü dünyasından uzak olan canlıların hepsine hükmedecek olan safkan büyücüler yetiştirmektir. Karanlık büyücünün planlarını bozmak isteyen Albus Dumbledore, eski öğrencisi Newt Scamander'dan yardım ister. Önündeki tehlikenin farkında olmayan Newt, gerçek dostluklar ve aile bağları konusunda bile sevgisinin ve sadakatinin test edileceği bir yola girecektir…
Film, astronot Neil Armstrong’un hayatının 1960'lardaki dönemini konu alacak. Armstrong’u Ryan Gosling canlandıracak.
“The Front Runner” genç seçmenlerin kalbini kazanan ve 1988 başkanlık seçimlerinde Demokratik Parti’nin bir numaralı adayı olarak görülen Senatör Hart’ın (Hugh Jackman) yükselişinin ve düşüşünün gerçek hikayesini anlatıyor. Gary Hart’ın adaylık kampanyası, Donna Rice (Sara Paxton) ile yaşadığı evlilik dışı ilişki yüzünden durdurulur. Magazin gazeteciliği ve siyasal gazetecilik tarihte ilk kez birleşir ve Senatör Hart yarıştan çekilmek zorunda kalır. Yaşanan tüm bu olaylar, Amerikan siyasetinde ve dünya sahnesinde derin ve kalıcı bir etki bırakır.
Bir zamanların ünlü country şarkıcısı Jackson Maine (Bradley Cooper), artık kariyerinde düşüşe geçtiği bir dönemi yaşarken Ally (Lady Gaga) adında yetenekli ancak tanınmamış bir genç müzisyenle tanışır. Ally ile kısa sürede yakınlaşan Jackson, aynı zamanda genç yıldız adayının tanınmasına yardımcı olacaktır.
1930'lar Londra'sında Jane (Emily Mortimer) ve Michael Banks (Ben Whishaw) artık büyümüşlerdir, Michael da Cherry Tree Lane'deki evde yaşamaya devam etmektedir. 3 çocuğu ve hizmetçileri Ellen'la (Julie Walters) yaşayan Michael, bir süre önce eşini kaybetmenin üzüntüsünü duymaktadır. Bu esnada Mary Poppins (Emily Blunt) geri gelerek yeniden hayatlarına dahil olacaktır.
16 yaşında Fransa Kraliçesi olan Mary Stuart, 18 yaşında dul kalır ve omuzlarına yeniden evlenme baskısı yüklenir. Mary bunun yerine yurdu İskoçya'ya geri döner ve hakkı olan tahtı geri ister. Fakat İskoçya ve İngiltere'nin yönetimi etkileyici genç Kraliçe Elizabeth'in yönetimi altındadır. İki genç kraliçe erkek egemen bir dünyada hem tahtta hem de aşkta rakip konumundayken bağımsızlığa karşı evlilik oyununu nasıl oynayacaklarına karar vermelidir. Bu süreçte yaşanan ihanetler, isyanlar ve entrikalar tarihin akışını belirleyecektir..
Birbirlerine tamamen zıt insanlar olsalar da doğruları ortaya çıkarmak için mücadele veren bilgisayar korsanı Lisbeth Salander ve gazeteci Mikael Blomkvist, bu kez kendilerini dev bir örümcek ağının ortasında bulur. Bu debelendikçe karmaşıklaşan örümcek ağı casuslar, siber suçlular ve yozlaşmış hükümet yetkilileriyle doludur…
“The Favourite”, 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de hüküm süren Kraliçe Anne’in kraliyet entrikaları, ihtirasları, kıskançlıkları ve ihanetleri içeren müstehcen ve iğneleyici hikayesini anlatıyor. Hikayenin merkezindeki Kraliçe’nin (Olivia Colman), sırdaşı, danışmanı ve gizli sevgilisi olan Marlborough Düşesi Sarah Churchill (Rachel Weisz) ile olan ilişkisi, Düşes’in genç kuzeni Abigail’in (Emma Stone) gelmesiyle tepetaklak olur. Kraliçe ve sarayı etkilemeye çalışan iki kadın arasındaki güç dengeleri çok geçmeden değişecektir.
Eddie Brock hırslı bir muhabirdir. Sevgilisinin çalıştığı araştırma firmasının sahibi de peşinde olduğu hikayelerden biridir. Kötü niyetli ve kendi amaçları doğrultusunda hareket eden bu adamın hikayesinin peşinde koşarken, Eddie, sadece simbiyoz hâlinde yaşayabilen ve adrenalinle beslenen uzaylı bir organizmanın firma tarafından keşfedildiğini ve insan deneklerle birleştirilmeye çalışıldığını öğrenir. Ancak araştırmasında fazla ilerleyen Eddie, Venom adı verilen bu organizmanın sıradaki taşıyıcısı olur. Bir yandan vücudunu ve zihnini kontrol altına alan organizmayla mücadele eden Eddie, bir yandan da firma sahibinin kendisini öldürmesi için gönderdiği kişilerden kaçmalıdır.