
On yaşında öksüz kalan, babasını da öldü bilen Jane Eyre, kendisine köle gibi davranan halası tarafından yoksul kızların gittiği katı disiplinli bir yatılı okula gönderilir. On yıl kadar kaldığı bu okula sonunda öğretmen olur. Bir süre sonra da Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiyelik yapmaya başlar.
Jane, giderek hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar yaşayacak, beş parasız ve evsiz barksız kalacak, erkeklerin egemenliğindeki bir dünyada bir kadının tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşacaktır…

Gazeteci-yazar Michael Lewis`in Oakland A beysbol takımının gerçek öyküsünü anlatan aynı isimli kitabından uyarlanan film, Oakland Athletics beysbol takımının genel menejeri Billy Beane ve onun zorluklara rağmen mücadele edip modern analitik yöntemlerle takımına başarı kazandırmasını anlatıyor.
Bir zamanlar beyzbol yıldızı olma yolunda ilerleyen Billy Beane, sahadaki beklentileri karşılamakta başarısız olunca, azılı rekabete dayalı kişiliğiyle yöneticiliğe yönelmeye karar verir. Ancak Billy’nin yöneticiliğini yaptığı ve sezona

İtfaiye kamyonları bozulan Karadenizli Çayırbağı beldesine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bir itfaiye aracı hibe eder. Karadenizli Koşman itfaiye arabasını teslim almak için hayatında ilk kez Diyarbakır’a ayak basar. Koşman, Diyarbakır’ın zenginliğini görür, Diyarbakır’a ve yaşayan halkına olan tüm algısı alt üst olur. Dönüş yolculuğu sırasında yanında gizemli bir misafir, dışarıda olağanüstü bir doğa, önünde uzun bir yol ve sıra dışı bir macera vardır. Aşk, hüzün ve kahkaha dolu 1.200 kilometrelik yolculuk Koşman ve Diyarbakır’dan kendisine katılan Asya’nın bütün hayatını değiştirir.

Necati Cumalı’nın “

İsveç’in Oscar adayı olan Aşkın Formülü Yok, abisi Sam kız arkadaşı tarafından terk edilince dünyası alt-üst olan Simon adında 18 yaşındaki bir gencin öyküsünü anlatıyor. Her şeyin yeniden düzene girmesini isteyen Simon, kendine bir görev edinir: Sam’e yeni bir

Şeristan 80 yaşındadır. İstanbul`daki
Şeristan`ın yıllar boyunca bir sır olarak sürdürdüğü hayatına dair bütün gerçekler bu yolculuk sürecinde ortaya çıkar. Mirza için en büyük yük annesine verdiği sözü yerine getirmektir. Hevi ise bu yolculuğu başından beri istemediği ve İstanbul`dan yanına kötü anılar alarak yola çıktığı için babası Mirza ile sürekli çatışır.
Yolculuğun sonunda Mirza annesine verdiği sözü yerine getirebilecek midir?