Elllerinizdre uyuşma, his kaybı gibi sorunlar yaşıyorsanız bu sorunları hafife almak yerine dikkate almanız gerekiyor. Bu belirtilerle 30–50 yaş arası kadınlarda ve bazı meslek gruplarında sıklıkla görülen, gündelik yaşamı ve uyku düzenini kabusa çeviren Karpal Tünel Sendromu hakkında tüm merak edilenleri Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzman Dr. Mehmet Yavuz anlatıyor…
Karpal Tünel Sendromu Nedir?
Karpal Tünel Sendromu, başparmak dahil elin ilk üç parmağını tutan, ilerleyici özellikte, ağrı ve uyuşma belirtileri gösteren bir tuzak nöropatisidir. Genellikle median, yani koldaki en kalın sinirin, bilek düzeyinde sıkışması veya baskı altında kalmasıyla ortaya çıkar. Median sinir, başparmağın iç taraf yüzeysel duyusu ile işaret, orta ve yüzük parmağının duyusunu taşır. Bu sinirin bileğimizde karpal tünel olarak bilinen küçük bir kanaldan geçerek dağıldığını belirten Dr. Mehmet Yavuz, hastalığın da bu kanalın ismiyle anıldığını vurguladı.
Ev İşleri ve Klavye Kullanımı Hastalığı Tetikliyor!
Bilekte sinir sıkışması ile karakterize edilen karpal tünel sendromu, özellikle el işi ve sıklıkla temizlik yapan, süt sağan, yer-duvar silen, çamaşır sıkan ve hamur yoğuran kadınlarda daha sık görülür. Bilgisayar başında sürekli klavye ve fare ile çalışanlarda da bu sendroma rastlanabilir. Dr. Yavuz, el bileğinin çok zorlanması ve median siniri çevreleyen kılıfın sertleşerek siniri sıkıştırmasıyla ortaya çıkan bu rahatsızlığın ilk üç parmakta elektrik çarpması, elde güçsüzlük, bilekten dirseğe kadar uzanan bölgede ağrı ve uyuşma şeklinde belirtileri olduğunun altını çizdi. Dr. Yavuz, ağrı ve uyuşukluğun kişiyi uykudan uyandıracak düzeyde olabileceğini ve geceleri daha fazla artabileceğini sözlerine ekledi.
Sendrom Hamilelikte de Görülebilir…
Genellikle 30 – 50 yaş arası kadınlarda daha sık görülen Karpal Tünel Sendromu, marangozlar, fırçayla boya ve resim yapanlar, tenisçiler, sık sık bulaşık yıkayanlar ve şoförler gibi sürekli kol ve bileğini hareket ettiren herkeste görülebilir. Erkeklerde KTS’ nin en sık rastlandığı meslek grubunun kasaplık olduğunu belirten Dr. Yavuz, bu rahatsızlığın kadınlarda hamilelik sırasında geçici olarak ve hipotiroidi olanlarda da görülebileceğine dikkat çekti. Karpal Tünel Sendromu`nun meydana gelmesinde romotoid artirit, damar anomalileri, tendinitis, şişmanlık, periferik sinir tümörleri veya kistleri gibi bazı hastalıkların da etkili olduğunu belirten Dr. Yavuz, ileri yaşlarda dejeneratif eklem hastalığına bağlı olarak benzer şikayetlerin ortaya çıkabileceğini vurguladı. Sık alkol tüketimi olanlar, damar hastalıkları yaşayanlar ve şeker hastaları da risk grubunda yer alıyor.
Sürekli el bileğinin zorlanması, romatolojik hastalıklar, travmalar, endokrin hastalıklar, diyabet gibi metabolik hastalıklar, bir bant şeklinde median sinirin üzerini örten karpal bağlar üzerinde skar, yani yara dokusu oluşturarak bu bağların kalınlaşmasına neden olur. Kalınlaşan bu dokunun median sinir üzerine baskı yaptığını söyleyen Dr. Yavuz bunun sonucunda sinirin giderek incelip, duyu iletim özelliğini kaybettiğini ve sinir dokusunun ölümüne yol açtığını vurguladı. Parmaklar ve ellerde ortaya çıkan güçsüzlük geç kalındığında sinirlerde kalıcı hasara neden olabilir.
Hastalığın Teşhisi İçin EMG Testi Gerekiyor!
Teşhiste hasta şikayetlerinin kolaylık sağladığını belirten Dr. Yavuz, giderek artan ilk üç parmağın yarısında uyuşukluk, ellerini sallamak suretiyle geçen gece ağrıları, başparmağa ait kaslarda erimeyi takip eden zamanlarda güçsüzlük, el ve kollarda uyuşukluk, ağrı, kuvvet kaybı ve el bileğinde karpal bağın bulunduğu yere refleks çekici ile vurulduğunda, el parmaklarında elektrik çarpma hissinin KTS teşhisinde yeterli olduğunu vurguladı. KTS’den şüphe edildiğinde hastadan mutlaka % 90’ın üzerinde kesin tanı konulabilen EMG testi istenir. Bazen hastalığın başlangıç döneminde, hastalar şiddetli ağrıdan şikayetçi olsalar bile EMG testi normal çıkabilir. Doğru teşhis için hastalığın başlangıcından itibaren en az 20 gün ila 6 aylık bir süre geçmesi gerekir.
Karpal Tünel Sendromu’nun Tedavisi
Bu rahatsızlığın tedavisinde siniri sıkıştıran basının kaldırılmasının esas hedef olduğunu belirten Dr. Yavuz, bunun da daha çok cerrahi olarak gerçekleştirildiğini vurguladı.
Konservatif Tedavi: KTS’ de orta veya hafif derecede ağrı ve uyuşukluk varsa konservatif tedavi denenebilir. Geceleri elin yüksek bir yere konulmasının yanı sıra analjezik etkili antienflamatuar ve B kompleks vitaminleri verilir. El ve koldaki ağrı nedeni ile el bileğini sıkıca saran kişiler farkında olmadan sinire daha çok bası yaparak hastalığın daha hızla ilerlemesine, kısa sürede adale erimesine ve gece ağrılarının artmasına neden olur. Orta derecede rahatsız olanlarda ağrının geçmesini sağlayan lokal steroid uygulanabilir. Ancak sinir üzerindeki bası devam ettiğinden sinir hasarı artar ve tedavi yanıltıcı olabilir.
Cerrahi Tedavi: İlaç tedavisi ile şikayetleri geçmeyen hastalar, rahatsızlık ilerlemeden cerrahi tedaviye alınmalıdır. Sinir üzerindeki bası ortadan kalktığında nöral fonksiyonda hızla iyileşme görülecektir. Lokal anesteziyle uyuşturulan elin orta hattında el kıvrım çizgileri arasına yapılan 1–1,5 cm’lik kesiyle median sinirin üzerindeki karpal bağ kesilerek sinir serbestleştirilir. Klasik ameliyatta kesi boyutu artarken ameliyat mikroskobu veya endoskopik yöntemle yapılan işlemlerde kesi boyutu ve ağrı seviyesi azalacaktır. Aynı zamanda dikişsiz olan bu yöntemde cilt estetik açıdan da kusursuz görünür ve hasta aynı gün evine gönderilir.