Karlı bir İstanbul akşamında “her kar tanesinin birbirinden farklı olduğu gerçeği”nin izini sürercesine camdan karın yağışını izliyorum.
Elimde bir kadeh kırmızı şarap ve fonda Fazıl Say-Serenad Bağcan düeti “Dört Mevsim” çalıyor.
“Kış mezarına gömsünler sizi,
Sokaklar gibi buluştunuzdu
Çarşılar gibi seviştinizdi
Kış mezarına gömsünler sizi…”
Böyle anlar ne kıymetli. Kendine kaldığın, kendinle kaldığın, düşündüğün, sessizliğin seslerini duyumsadığın, pencereden bakınca önünde bir roman başladığını hissettiğin… Bakmanın ve görmenin katmanlarında gezindiğin…
“Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elle sarılırız. Bakınca severiz, görünce hayran oluruz” diyenlere hak verdiğin…
İnsanı hayatta ve ayakta tutan tek şey “Yaşamının içini sevdiği şeylerle doldurmak, merak etmek, keşfetmeyi istemek, yeni deneyimler içinde olmak, hikayelerin izini sürmek; dokunmak, koklamak, tatmak, dinlemek, hissetmek…” Kendine iyi gelen her ne varsa onları bulmak ve yaşamaya zaman ayırmak.
Kimseleri dinlememek, çizdikleri sınırlara, tabulara takılmamak, kendini görünmez ağların içine hapsetmemek; her kim ve ne olmak istiyorsa onun için koşmak, çabalamak, kanat açmak! Ancak o zaman anı yaşayabileceğini bilmek… Mutluluğu aramak, yakalamak değil, hissetmek gerektiğini anlamak…
İçindeki bütün benlere yer vermek; dans eden, şarkılar söyleyen, kariyer yapan, eş, sevgili, serseri, flörtöz, hovarda olan, ciddiyetini koruyan, profesyonel olan ve dahası…
Hepsiyle bir bütün olarak güzel durduğunu bilmek…
Hepsiyle var olmak!
Toplumun dayattığı roller, o rollere giydirdikleri kılıf değil; insanın kendine seçtiği ruh ve o ruhun içini doldurduğu özelliklerle hikayesini yaşamak.
O zaman bütün umudun kendinde toplandığını, ezberleri bozduğunu, gerçek gücün içten geldiğine şahitlik ettiğini ve başka bir hayatın mümkün olduğunu görmek.
Benzersiz Betûl Mardin hocamın da söylediği gibi;
“Yaşamda sınır yoktur, sınırı biz belirleriz. Şimdi gökyüzüne bakarak kollarınızı iki yana açın ve oraya neler sığdıracağınıza, neleri/kimleri koyacağınıza karar verin. O alandır ki size yaşamınızın geri kalanı için bir anahtar ya da kilit olacak!
Nasıl hissetmek istediğini seçebilirsiniz. Seçim sizin!”
Gökhan Dumanlı
İstanbul/Ocak 2022