Aveda’nın Saç ve Kişisel Bakım Ürünleri Artık %100 Vegan

Yüksek performanslı ve bitki destekli saç bakım markası Aveda, bugün markanın sürdürülebilirlik yolculuğunda yeni bir dönüm noktasını duyurdu: Tüm saç bakımı, saç boyası, vücut bakımı, makyaj ve aroma ürünleri artık %100 vegan. Aveda 1978’de kurulduğundan beri hayvan dostu, bal ve balmumu türevi içeren bazı ürünler haricinde ise bugüne kadar büyük oranda vegandı. Bugün, tüm dünyada, Aveda.com.tr’de ve Aveda yetkili salonlarında bulunan tüm ürünler artık %100 vegan!

 
Hayvansal içerikleri ürün formüllerimizden çıkarttık!
Vegan ürünler, herhangi bir hayvansal veya hayvansal türevli içerik olmadan üretilen ürünler olarak tanımlanıyor. Yukarıda bahsedilen bal mumu ve balın yanı sıra ipek, keratin, gliserin, bitkisel olmayan skualen, lanolin, kolajen ve karmin dahil olmak üzere bu tür birçok bileşen güzellik sektöründeki ürün formüllerinde kullanılıyor. Aveda, sınırlı sayıda üründe yalnızca bal ve balmumu türevi bileşenler kullansa da bu içerikleri formüllerden çıkarmak kolay değildi.

 
Aveda Global Ürün Araştırma ve Geliştirme Başkan Yardımcısı Christine Hall, “Balmumunu çıkarmak, Aveda formül geliştiricileri için en büyük zorluklardan biriydi, çünkü balmumu doku, yapı, renk ve pürüzsüzlük yaratmaya yardımcı oluyor. Özellikle dudak ürünleri için balmumunun yaygın bir alternatifi, petrolden elde edilen sentetik balmumudur. Ancak Aveda’da, doğal kaynaklardan türetilmiş bileşenlerin kullanımını en üst düzeye çıkarmaya kararlı olduğumuz için, bunun yerine performansı güçlü ve aynı zamanda dudaklarınızı iyi hissettiren benzersiz bir bitki bazlı yağ ve mum karışımı oluşturmayı seçtik. Aveda’nın Feed My Lips koleksiyonundaki ruj, parlatıcı ve dudak kalemleri geniş renk seçeneği ile artık balmumu içermiyor!” açıklamasında bulundu.

 
Balmumunun aroma üzerinde de etkisi var ve genellikle koku içeren ürünlerde bulunuyor. Aveda’nın Baş Parfümeri Kate Rosso, “Bazı aromalarımızda mutlaka balmumu kullanmamız gerekiyordu. Bu içerik bal peteğinden veya balmumu pastalarından çıkarılıyor. Tatlı, sıcak ve karmaşık bir nota sağlıyor ve kokunun “kalıcı gücünü” artırmaya yardımcı oluyor. Bu formülleri hayvansal olmayan türevli malzemeler kullanarak yeniden oluştururken ikonik aromalarımızın etkilenmemesini sağlamak adına çok çalıştık.” dedi.

 
Yapım Aşamasında Onlarca Yıl

Aveda içinde yaşadığımız dünyayı önemseme misyonuna uygun olarak, onlarca yıldır yeni çevresel sorumluluk kriterlerine güzellik sektöründe öncülük ediyor. Aveda, dünyanın ve çevrenin korunmasını kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında değerlendiren ve Ceres Prensiplerini imzalayan ilk şirkettir. 1989’dan bu yana, Aveda’nın çevresel misyon konusundaki kararlılığı devam ediyor: Ürünlerindeki hayvansal ve hayvansal kaynaklı içeriklerden arınarak yeryüzünde yaşayanları korumaya destek olmak marka için hayati önem taşıyor.

 
Aveda Global Marka Başkanı Barbara De Laere, “Aveda markasının arkasında, içinde yaşadığımız dünyaya özen gösterme misyonumuza sahip tutkulu ve enerjik bir ekip var. %100 vegan içeriklere geçişimiz, ürünlerimizi yeniden formüle etme ve paketlemeye başlarken bu ekibin sıkı çalışmasının bir sonucu. Arka plandaki bu çalışma üç yılı aşkın bir süredir devam ediyor ve bizim için büyük bir dönüm noktası. Minimum %90 oranında doğal yollardan elde edilen ve sürdürülebilirlik misyonumuzla formüle edilmiş yüksek performanslı ürünler yaratmak marka vaadimizin bir parçası. Aveda’da performanstan ödün vermeyen doğal türevli formüllere inanıyoruz: Tüm saç tipleri ve dokularının ihtiyacını karşılayabilen, sürdürülebilir, hayvan dostu ürünlere sahip olamamak için hiçbir neden yok!” açıklamasında bulundu.
 
 
Daha Sürdürülebilir Bir Gelecek
Aveda’nın genel merkezi, bal arısı kolonileri, çalışanların düzenlediği bir sebze bahçesi, elektrikli araç şarj istasyonları ve kilometrelerce koşu parkuruna sahip Blaine, Minnesota’daki 58 dönümlük bir kampüste yer almakta. Arazi, Ulusal Yaban Hayatı Federasyonu sertifikalı ve çalışanlar hindi, geyik, kaplumbağa ve dağ sıçanları gibi hayvanlar dahil olmak üzere vahşi yaşama tanık oluyor. Ana ofis binası ise sürdürülebilirliğe vurgu yapıyor: Güneş ve rüzgar enerjisi ile çalışıyor, geri dönüştürülmüş liflerle kaplı, bina genelinde kompostlama ile geri dönüşüm kutuları yer alıyor ve organik bir de kafeye sahip.