Bugün en ufak sağlık sorunundan en büyük salgınlara kadar görüyoruz ki dönüp dolaşıp çözümü bulduğumuz yer, kusursuzluğu çözümlediğimiz yer doğada. Bu hikâye de aslında hem bir markanın ortaya çıkış hikayesi, hem doğanın sunduğu mucizelerin minik bir kesiti, hem de içinde yaratıcılığın gücünü taşıyan girişimci kadınlardan birinin yolculuğu: Rosece Marka Kurucusu Nurgül Dirlik’in.
Öncelikle sizi tanımak ve Rosece markasının serüvenini dinlemek isteriz…
Eğitimimin başlamasından markanın kuruluşuna kadar hayat beni doğal olanın peşinde koştuğum bir yolculuğa hazırladı aslında. Üniversite döneminde Biyoloji alanında lisans eğitimi aldım, sonrasında Botanik Ana Bilim Dalı’nda, Tıbbi Bitkiler alanında yüksek lisans yaptım. Ardından iş hayatına ilaç sektöründe dermatoloji alanında başladım. Sonrasında ilaç ve medikal sektöründe yöneticilik kariyerim oldu ve aynı zamanlarda ilk kızım Gülce dünyaya geldi. Gülce bebekken atopik dermatit ve alerji kaynaklı cilt problemleri yaşamaya başladı, ben de bu problemi çözecek temiz içerikli ürünler araştırmaya… Ancak bu zor dönemde Türkiye’de temiz içerikli ürünlere ulaşmanın ne kadar zor olduğunu fark ettim. Sonrasında bilimsel literatürler ve klinik çalışmalar ışığında doğal bebek ürünleri içerikleri çalışmaya başladım, bu içerikler Gülce’ye iyi geldikçe benzer sorunlarla boğuşan başka kişilerle de paylaşmaya karar verdim. Böylece Rosece markası dört bebek ürünü ile yolculuğuna başladı.
Yolculuk; Rosece’ye ismini veren büyük kızım Gülce, şirketimiz Orgamyra Kozmetik’e ismini veren küçük kızım Ege Mira ve benim yaş almamla büyüdü. Gülce’nin ergenliğe girmesi ile başlayan sivilce sorunu yeni ürünler doğmasına neden oldu. Benim cildinin olgunlaşması ile değişen ihtiyaçlarım da yeni bir cilt serisinin doğmasına… Biz kendi ihtiyacımız olan ürünleri ürettik ve aslında herkesin bu ürünlere ihtiyacı olduğunu gördük. Kısa zamanda da ürün çeşitliliğimiz arttı. Cilt bakımı, saç bakımı, vücut bakımı ve aromaterapi ürünleri Rosece’nin ana üretim alanları haline geldi.
DOĞANIN ENFES KOKULARI ARASINDA ÇALIŞMAK
Kurumsal hayattan sonra bir marka kurmak, kadın bir girişimci olmak zor muydu?
Kurumsal hayattayken de kariyer hedefleri olan ve işine çok bağlı bir insandım. Kendi işimi kurduktan ve üretime başladıktan sonra daha da fazla hassasiyet gelişti elbette. Bu nedenle çok yoğun olduğum günler olabiliyor. Ama yaptığım işi, bitkileri, yağları, doğanın enfes kokuları arasında çalışmayı çok sevdiğim ve kullanıcıların güzel yorumları ile çok mutlu olduğum için zorlukları göz ardı edebiliyorum.
Organik ve temiz kozmetiklerin cilt bakımını nasıl değiştireceğini düşünüyorsunuz?
Geleneksel kozmetik ürünlerini kullanan bir kadının her yıl ortalama 2 kg. kimyasal maddeyi vücuduna aldığı kabul ediliyor. Özellikle şehir hayatında aktif olan bir kadının günlük ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda her gün kullanılan cilt bakım ürünlerinin doğal ve organik içeriklere sahip olması daha da önem kazanıyor. Kullanılan kozmetik ürünlerin ve ambalajlarının yine doğaya saygıyla üretilmiş olması ileri dönüşüm sürecini de olumlu yönde etkileyerek gezegenimizi de koruyor. Dolayısıyla hem kendimize hem de dünyamıza ‘iyi’ bakmak istiyorsak doğal ve temiz kozmetikler ile ilerlemekten başka şansımız yok.
“ETİK GÜZELLİK ANLAYIŞININ BÜYÜMESİ MUTLULUK VERİCİ”
Güzellik endüstrisinde sizi heyecanlandıran bir trend var mı?
‘Temiz’ ve ‘zehirsiz’ içeriklere olan ilgi beni oldukça sevindiriyor. Doğal ve doğaya saygılı ürünlerin, aynı zamanda vicdani değerlere saygılı – hayvanlar üzerinde test edilmemiş, bu gibi içerikleri formülünde kullanmamış- markalara karşı bilinçlenme çok heyecan verici. Bu anlamda etik güzellik anlayışının büyümesini mutlulukla izliyorum.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle kendi işini kurmak isteyen kadınlara tavsiyeniz ne olur?
Öncelikle iş planlarını ve stratejilerini sağlam temellere oturtup fayda sağlayacaklarını düşündükleri sektörde pazar araştırmaları yapmalarını öneririm. Ve sonrasında da yapacakları işi profesyonellerle, uzmanlarla değerlendirmeleri doğru ilerlemeleri çok önemli. Günümüzün çetin rekabet ortamında markanın özgün olması da dikkat etmeleri gereken diğer bir konu. Bunun dışında da kadın girişimcilere maddi olanak sağlayan gerek devlet gerekse özel kurumlar ile görüşüp bu anlamda da yatırım desteği alabilirler.