Ana SayfaModaSaadet Işıl Aksoy InStyle Eylül Sayısında

Saadet Işıl Aksoy InStyle Eylül Sayısında

“Bence hayatınızda gerçekten çok aşık olduğunuz biri olduğunda mekanlar önemini yitiriyor, eviniz bir yerden çok bir kişi haline dönüşüyor.”
-SAADET IŞIL AKSOY

Yeni yayın döneminde Kördüğüm dizisiyle ekranlara dönecek olan Saadet Işıl Aksoy, sonbaharın sevilen renkleriyle kamera karşısına geçti. 

Sizi ilk kez Yumurta filminde izlediğimde hayran kalmıştım. Ardından Semih Kaplanoğlu’nun üçlemesinin ikinci filmi Süt’te izledik sizi. Her iki yapım hem ödüller aldı hem de size ödül kazandırdı. Üzerinden neredeyse 10 sene geçti, siz neler hissediyorsunuz geriye dönüp baktığınızda?

Üzerinden onca zaman geçmesine ve sonrasında çok farklı birçok projede yer almış olmama rağmen Yumurta filminin ve filmde canlandırdığım Ayla karakterinin kariyerimde olduğu kadar kalbimdeki yeri de hep çok özeldir. Ödülleri ve bu filmlerin benim daha sonraki kariyerimde açmış olduğu kapıları bir kenara bırakın, Semih Kaplanoğlu gibi bir yönetmenle sinemaya adım atmış olmaktan dolayı çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Hala bazı anlarda kapısını çalıp mesleğimle ilgili bazı konularda fikrini aldığım, düşüncelerine çok kıymet verdiğim, benim üzerimde oldukça emeği olan biridir Kaplanoğlu.

Aynı dönem verdiğiniz röportajlarda hep yurt dışını hedeflediğinizi söylediniz, başarılı da oldunuz… Bu kadar kararlı dururken arada hiç ‘ya yanlış karar verdiysem’ sorusu aklınızdan geçmedi mi?

Tabii ki insan her verdiği karar ve seçtiği yol konusunda zaman zaman şüpheye düşebilir. Ama bizi biz yapan, hayattaki duruşumuzu belirleyenin yaptığımız seçimler olduğunu düşünüyonum. Haliyle yaptığımız seçimlerden şüphe duymak ve bunu sorgulamak kendimizi sorgulamak da oluyor bir anlamda. Açıkçası kendime çok da acımasızlık etmeden kendimi sorguluyor olmanın yol katetmemi sağladığını düşünüyorum, dolayısıyla ‘ya yanlış karar verdiysem’ gibi sorgulamaların o kadar da fena olmadığını düşünüyorum. Sadece zararlı olan bunda takılı kalmak olabilir.

Penelope Cruze ile oynadığınız Twice Born – Sen Dünyaya Gelmeden Önce filmindeki performansınız çok etkileyiciydi, filmin kendisi de öyle… Ardından Los Angeles–İstanbul hattında bir hayat sürmeye başladınız. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi bu iki dünya arasında?
Çok teşekkür ederim. Birbirinden çok farklı iki dünyadan bahsediyoruz ve bu iki dünyayı da çok seviyorum. İstanbul benim evim, ait olduğum şehir ve karmaşası, zorluğuyla içinde yaşarken sürekli algımı açık tutmak zorunda olduğum bir yer, bir yandan da evim olduğu için kendime göre bir huzur buluyorum orada. Los Angeles sonradan hayatıma girmiş, ama hayatımın çok özel ve güzel günlerine ev sahipliği yapmış bir yer. İstanbul’a kıyasla daha sakin olmasına rağmen orada da iş konusunda sürekli algımın açık olması gerektiğini hissediyorum. İstanbul köklerim, ailem, dönüp dolaşıp geri geleceğim evim gibi, Los Angeles ise geleceğim, hayallerim gibi.

Bu iki dünya arasındaki yaşam yakın zamanda yıldönümünü kutladığınız evliliğinize nasıl yansıyor?
Bence hayatınızda gerçekten çok aşık olduğunuz biri olduğunda mekanlar önemini yitiriyor, eviniz bir yerden çok bir kişi haline dönüşüyor. Hatta bazen kalbinizde onun sevgisiyle gittiğiniz yerler eviniz oluveriyor.

İnsan size baktığında her şeyi ölçülü yapmaya gayret eden birini görüyor. Merak ettim çılgınlık sınırınız nedir? Veya kontrolü elinizden bırakır mısınız? Kontrolü çok nadir, sadece çok çok güvendiğim insanların yanında bırakabilirim. Ama bir yandan da hayata karşı cesur olduğumu düşünüyorum, çılgınlık sınırım yok 
diyebilirim, yeter ki yaptığım çılgınlığa ben inanayım, başka hiç kimse inanmasa da olur. 

yazı BAHAR KADER
otoğraflar KORAY PARLAK  
styling NAZLI KAYRAN

* Yazının ve çekimin devamı için InStyle Eylül sayısını bayinizden istemeyi unutmayın!

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI