Behzat Ç. Adı üstünde, bir Ankara polisiyesi. Dizinin geçtiğimiz sezon edindiği başarı ekibi bunu taçlandırmaya yönlendirmiş olacak ki Emrah Serbes’in Son Hafriyat romanından uyarlanan bir de film çekmeye karar vermişler ve ortaya Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm çıkmış.
Yönetmen koltuğunda Serdar Akar oturuyor. Senaryoda Emrah Serbes’in kalemi. İskelet kadroda diziden de bildiğimiz Erdal Beşikçioğlu (Behzat Ç.), Canan Ergüder (Savcı Esra), Fatih Arıtman (Harun), İnanç Konukçu (Hayalet), Berkan Şal (Akbaba), Seda Bakan (Eda), Berke Üzrek (Cevdet), Hakan Hatipoğlu (Selim) yer alırken Cansu Dere’yi Olay Yeri İnceleme’ye yeni katılmış Songül rolüyle izliyoruz. Hazal Kaya Behzat Ç.’nin kızı Berna olarak yine kâbuslarını süslerken Ege Aydan, Şevket rolüyle Behzat’ı terapiye yönlendirmeye çalışan klasik abi figürü olarak karşımıza çıkıyor. Tardu Flordun, cinayetlerin altında imzası bulunan Red Kit karakterine can verirken yanında Tolga Tekin (Gorbaçov) ve Rıza Kocaoğlu (Pembo) oluyor. Hakan Boyav kendini Kolsuz Ahmet sanan Süleyman, Nihat İleri mezarcı Osman Aga rolleriyle filmdeki kilit figürler. Müzikler yine Pilli Bebek, Cem Kısmet’ten. Ankara’nın havasını solumuş, Ankara’nın havasını solutan melodiler.
Behzat’ın kâbusuyla uyanıyoruz filme. Kızı Berna’yla hesabını bir türlü kapatamayan, kızının öldüğüne bir türlü ikna olmayan Behzat’ı yatağından kaldıran kâbusla başlıyoruz. Açık bir mezarın içinde bir yandan kızının ona seslenişine dikkat kesilirken bir yandan da tabutuna ulaşmaya çalışıyor Başkomiser. Böylece filmin genel atmosferini bir anda içinize çekiyorsunuz ta en başından; Berna ve tabutlar. Sanrılar ve cinayetler.
Emniyet’in içinde yasa dışı yollarla faaliyet gösteren örgütün bir ailenin hayatına temas etmesi ve o temasın izini taşıyan bir kişinin intikamı etrafında şekillenen cinayetlerin Cinayet Büro tarafından –tüm engellemelere rağmen- deşifre edilmesini izliyoruz. Teşkilattaki polislerin ailelerine yönelik işlenen cinayetler ve cinayetlerin işleniş biçimleri Behzat Ç. ve ekibinin sınırlarını zorlarken emniyetin üst kademelerinin de koltuklarıyla doğrudan bağlantılı işaretler taşıyor. Çözülmeye çalışılırken bambaşka düğümlere yol açan ilişkiler yumağının içinde buluyoruz kendimizi. Üzeri örtülmeye çalışılırken altında kalınan bir duvara dönüşüyor hikâye. Silinen kayıtlar, kaybolan dosyalar ve tehditler karşısında karakterini ve ekibini korumaya çalışan bir Başkomiser izliyoruz. Ve bu Başkomiser’in sanrılarında yaşattığı kızı ile tavşanını. Hayatında değer verdiği ve anlam atfettiği tek kişiyi kaybetmenin gerçekliğiyle yüzleşemeyen Behzat Ç.’nin iç dünyasında uyanıyoruz kimi zaman. Çözmeye çalıştığı cinayetle bir türlü çözemediği –belki de çözmek istemediği- ruh halinin birbirine girdiği kâbuslarda buluyoruz kendimizi. Cinayet tüm bu engellere rağmen çözülüyor. Sürpriz finalse iki yöne de çekilebilecek yorumlara gebe bırakıyor izleyiciyi.
Polisiye-macera-aşk üçgenindeki alışıldık temposunu koruyan dizinin uzun, aksiyonunu artırmış etkili bir kadro ve prodüksiyonla çekilmiş hali gibi Behzat Ç.:Seni Kalbime Gömdüm. Yaktığı her sigarayla kitaptaki orijinal karaktere yakınlaşması, sansürsüz küfür ve orantısız şiddet de cabası. Dizinin fanatikleri için arşivlik bir dokümantasyon niteliğinde olmanın yanı sıra 20 Kasım’da başlayacak sezona bir ön hazırlık niteliğinde. Bu yönüyle bakıldığı zaman son derece tatmin edici; dramatik, komik, keyifli, hüzünlü. Birçok duyguyu bir arada yaşayabileceğiniz seyir zevki yüksek bir yapım.