Ana SayfaYazarlarSarhoşum Sarhoş

Sarhoşum Sarhoş

 Toplumun sıradan birer elemanı olmanın bir lüks olduğunu düşünüyorum. Kendi halinde, sırtı pek, karnı tok, gönlünde de sevdiği olmanın ötesi bir beklentisi olmamanın dinginliği içinde söylenilenlerin doğru kabul edildiği, sorgulamanın gereksiz olduğu bir yaşam.  Bu kadar süslü laflara aldanmayın anlattığım hepimizin  yaşamı ya da “toplumsal normal” yaşam. Bu deneyimin içinde günlük sorunlar, onun bunun dedikleri dışında çok da mesele yoktur. Yaşamda ustalık mertebesine ulaşmaya gerek görülmez, silik bir şekilde koca bir ömür geçer.

 Esas zorlu mesele ise bu yaşamın üstüne sürüden ayrılmanı sağlayacak bazı şeylerin katılmasıyla başlar. Bu şeyler ne mi diyorsunuz?

Para ve Güç

Bu iki değer hayatına katıldığında ademoğlu artık sürüden ayrılma zamanı geldiğini düşünür ve yola çıkar. Fakat bu yolun çok çetrefilli, çok dikenli bir yol olacağını bilmez. Bu ikisinin insana kattıkları ilk başta çok çekicidir. Bir kaç kadeh alkol almışçasına çakır keyif bir yaşama merhaba der. Kendini herkesten farklı, herkesin üstünde görmeye başlar. Bir süre sonra da “Normaller” sürüsüne dahil olduğu anları bile unutup sanki hiç o aşamalardan geçmemiş gibi diğerlerinin yaptıklarına şaşkınlıkla bakar.

Buraya kadar iyi de bundan sonrası kötü. Eğer ilk aşamalarda kendisini kaybetmemeyi, geldiği yeri unutmamayı sürekli kendisine hatırlatıp, sindiremezse “Azı karar, çoğu zarar” misali sarhoşluğa adım atar. Bir diğer tanımıyla “Erk Sarhoşluğu” dönemi başlar.

İnsanın en zor imtihanı Para ve Güç ile imtihanıdır. Bu ikisine sahip olduğunda kendisi olarak kalabilmeyi başarmak, gözünün önüne perde inmeden yaşayabilmek, herkesin içindekine eş bir ruh taşıdığını düşünebilmek çok kolay değildir.

O yüzden değilmidir ki ikramiyeden para çıkanların hiçbiri zenginliğini sürdüremez, birdenbire para giren ailelerin çoğu yıkılır, eline boylarını aşan yetkiler verilenler bir süre sonra yetkilerin verilme sebebini unutup narsistik kişilik bozuklukları içinde “Ben dünyanın sahibiyim” psikolojisine girer.

 Bunların sebepleri ne para ne de güçtür. Paranın ve gücün günahını almamak lazım. Sorun olan bunların hazırlıksız olanların ellerine geçmesidir. Bunu ilkokul düzeyindeki bir çocuğa üniversite bilgilerinin verilmesine benzetebiliriz. Hazır olmayana bilgi bile çok gelirken, para ve güç ne yapsın.

 Muhteşem Süleyman’ın kendi elindeki gücün sarhoşluğuna girdiği anda  bir mezar kazdırıp içinde uzanması ve kendisine “Senden büyük Allah var, sen kimseden farklı değilsin” diye hatırlatması olayı bu duruma en güzel örnektir.

Herşey  yavaş yavaş, sindire sindire olmalı ki kendimizi kaybetmeyelim. Sarhoş olacağımız bir yola girdiğimizi farkettimiz an kendimize burada olma sebebimizi, insan olduğumuzu, içimizde ilahi bir öz taşıdığımızı ve topraktan gelip yine toprağa döneceğimizi hatırlatalım.

Para, güç hatta beden bile geçici, içimizdeki öz ve ilahi yanımız ölümsüzdür.

Geçici olanların körlüğüne takılıp gerçeğimizi unutmayacağımız güzel günlere…

Sevgiyle kalın

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI