Ana SayfaYazarlarBeni sarar melankoli

Beni sarar melankoli

 Uzunca süredir içimde bir keyif hali, hayatı tüm hediyeleriyle izleme durumunun dinginliği ile yaşıyorum.

Hiç mi sorunum olmuyor ya da hayat hep dümdüz mü diyebilirsiniz?

Tabii ki bin tane işle uğraşmamın getirdiği düzensizlikler, yoğun ve öngörülemiyen olaylara gebe bir iş hayatım, yeni kitabımın heyecanları, gittikçe artan medya çıkışları, röportajlar zaman zaman durdurun dünyayı inecek var çılgınlığına sürüklüyor.

Yaşamın içinde olmak, deneyimden kaçmadan herşeyi yüzyüze deneyimlemek isteyen cesur ruhlardan birisi olduğum için bunlar aslında bulunmaz nimetler biliyorum. Her an kendime ait o kadar çok ipucu elde edip, ipin ucundan diplere uzanan yolculuğumun kazanımlarını değerlendirerek yaşamayı ben seçtim, o yüzden sızlanmıyorum ve şükrediyorum olan herşeye.

Olaylar ne olursa olsun olaylardan bağımsız bir dinginlik haline geçtiğimden itibaren sanki eskiden beri böyleymişim unutkanlığına kapıldım.

Sonunda olan oldu..

Her tarafta söylüyordum ama bugüne kadar hiç bu kadar derinden hissetmemiştim; acı bağımlılığımız var.

Toplumsal olarak bu yabana atılmayacak bir oranda gerçek.. Acı çekmeyi, acılardan beslenmeyi, kendimize acımayı seviyoruz.

Bu aralar etrafta o kadar çok kitap, o kadar çok yazı dolaşıyorken bu konuya duyarsız kalmam imkansızdı. Bir şekilde acı oltasına takılmadan ilerliyorken işte tam bugün tekrardan yuttuğumu hissettim.

“Acı büyümek için bir lütuftur, yolu acıdan geçmeyen şarkılar eksiktir” gibi söylemler her tarafı doldurmuş şekilde.

Mutlu insan kendini geliştiremez, huzurlu insan eksiktir, dibe vurmadan yükselemezsin, kavuşamadığın ilişkiler güzeldir..

Birden geçmişime döndüm. Tam üniversite yıllarımda bu dönemden geçtiğim yıllara.. Platonik aşklar peşinde, kendine acımayı seçen, yalnız, değersiz, eksik hisseden yaşlarıma. Bütün gün hüznün o buğulu sisinde yolumu kaybedip önümü göremediğim, hiçbirşeyin yeterince iyi olmadığı, tam olmadığı yıllar..Arada bir açıp okurum bir karakaplı günlüğüm vardı ve içini açtıkça suratıma hoyratça çarpan hüzün dolu yazıları..Ayrılık şiirleri, iç döküşler, caz arabesk karışımı bir fon müziği eşliğinde kulaklarımı tırmalıyor..

Şunu farkedince de dehşete düştüm… Yaşanılan duygu yoğunluğu bir tarafımda keyfe yakın bir his oluşturuyor, bir uyuşmuşluk içine sürüklüyor.. Acının keyfi olduğunu o zaman anladım işte..

Olmak istediğim yer orası değil, bu süreçler hepimizin hayatında kendini bulma süreçlerinde illa ki oluyor bunları şimdi rahatça söyleyebiliyorum ve bunu söyleyebildiğim için de şükürlerimi sunuyorum.

İçimde hissettiğim tam bir Kurban psikozuydu ve ne yazık ki insanlığın büyük bir kısmı bu psikozun içinde debeleniyor.

Kendinize bir bakın acı dolu şarkılar size keyif veriyor mu, sırf ağlamak için sinema salonlarını dolduruyormusunuz, olaylarda çözüm üretmek yerine kendinize acımayı seçip ah, vah mı diyorsunuz? Eğer bunlara cevabınız evet ise bağımlı olduğunuz kesin.

Acının bağımlılık yapan büyüsünden kurtulun.

Kendinizi yeniden tanımlayarak, kendinizi çalışarak, hayatın içinde daha yüksek enerjili yaşama ulaşmak için çaba gösterin.

Melankolinin uyuşturucu etkisinde geçirdiğiniz zamanların gözünüzün önüne bir perde yarattığını gözden kaçırmayın.

Ve özellikle şunu tekrar tekrar söylemek istiyorum hayatın gerçeklerinin farkına varabilmeniz için illa ki acı dolu deneyimlerden geçmenize gerek olmadığını söyleyin kendinize.

Biliyorsunuz evrenin temel kuralı neyi yayarsanız onu hayatınıza çekersiniz.

Benim en sevdiğim duamı siz de hergün kendinize söyleyin.

“Ben hayatıma giren deneyimlerin kolay ve keyifli olmasını tercih ediyorum”

Sevgiyle kalın

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI