Filmin adı: Aşk Kırmızı
Aşk: TRİO diyelim
Renk: Kırmızı
Bir aşk filminin, dram olması beklenen ama komedi kıvamındaki bir filmin basın gösterimine gittim. Filmin iddiası bir aşk üçgeninde yaşanan 3 taraflı dram ama sakillikten ve sinir bozukluğundan tüm salon yani biz basın mensupları kahkahalara boğulduk. Neden mi, anlatayım…
Esas kadın Nurgül Yeşilçay bir eskort. Filmde neredeyse başının üzerinde içinde “o****u olan bu” yazan bir balonla gezecek garibim. Yönetmen seyircinin anlayamamasından korkmuş olacak klişeler uçuştu film boyunca. Nurgül’ün üzerindeki kırmızı saten elbisesi ve Gilda saçlarıyla sol bacak hareketi ve tek ayak üzerinde eğilişi muhteşem bir girişle ilk kahkahanın kopmasına sebep oldu. Daha sonra oldukça idmanlı olduğunu anladığımız o sol bacak Tayanç Ayaydın ile otel odası kapısında da basbayağı rol çaldı ne yalan söyleyeyim. Kimler çok cinsel içerikli bulmuş ve yazmış bilmiyorum ama çoğu normal kadın ve erkek o teatral hareketler karşısında sadece güler, tıpkı tüm salonun güldüğü gibi. Sexy olduğunu düşünebilmek için çok “aç” olmak lazım, çooook… Tayanç Ayaydın’ın boynunu yana doğru büküp dudaklarını titreterek Küçük Emrah kıvamında bakışlar fırlatmasıysa bolca kahkahaya sebep oldu. Nurgül’ün dudak hareketleri de Banu Alkan’ı aratmadı diyebilirim. Birden yine 80’ler Yeşilçam aşk sahneleri gözümde canlanıverdi. Nurgül’cük yazık filmin her bir karesinde kırmızı bir şey taşımak zorunda ve her haliyle o****u olduğunu vurgulamak zorundaydı, ruhunu temizlemek için gittiği Şefkat Hoca’nın şefkatli çini atölyesi hariç! Gelelim Ezgi Asaroğlu’na… Her ne kadar bu aşk üçgeninde mağdur olsa da zavallıcık o da iyi, temiz, evlenilecek kadın imajının altını çizmek için fistolar, çiçeklerle bezenmiş dünyasında debelendi durdu. Bir Nurgül’ü kırmızı& siyah jartiyer falan ful “o****u” iç çamaşırlarıyla gördük, bir Ezgi’yi fistolu, çiçekli çamaşırlarıyla. Hani belki anlamayız, karıştırırız diye kostüm sorumlusu arkadaş düşünceli davranmış, sağ olsun. Ezgi bir yandan acayip hastalıklı bir sinsilikte daha ilk günden işin rengini anladığı halde kocasını hiç yüzlemeden öteki kadını yakın markaj takibe alıp, arkadaş falan olur ve kıyafetlerle duşa girmek, kocanın best friend’i ile yatmaya kadar tüm klişeleri gerçekleştirir. Ne yalan söyleyeyim, tüm salon bir ara çok korktuk, banyoda yere çöküp klozete kusacak diye ama o klişeyi atlamışlar, nasıl üzüldük anlatamam.
Sonunu anlatmayayım ki o da bir klişe… Gülmek istiyorsanız bu filme gidin. 35 kere “s**mek” dendi, çocukları götürmeyin. Bu kelimenin tüm fiil çekimlerini öğrendim bu yaşımda… Ha bir de giderseniz kör olmamak için çooook arkalarda oturun, zira film close up’lardan ibaret…
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
