Ana SayfaYazarlarKAMUFLE OLMA ARZUSU

KAMUFLE OLMA ARZUSU

Kabul görmek, beğenilmek, takdir kazanmak. Özünde ve temelinde SEVİLMEK. Son dönemde bunun için neleri feda ettiğinizi, ne zorluklara katlandığınızı, ne ödünler verdiğinizi düşünün. Paralar harcamış olabilirsiniz, sevmediğiniz bir kurbağayı öpmüş olabilirsiniz, patronun şımarık ördek yavrusunu kucaklamış olabilirsiniz. Sonuçta bunların karşılığını –umarız- almışsınızdır. Geçen gün biri “beğenilmenin her türlüsü güzel” dedi. Bu çok hayret vericiydi, çünkü bunu diyen kişi, belki de tanıdığım bu konulara en umarsız insan tablosu çiziyordu. 


Peki, sizce moda dünyasının dev markaları bizim bu ihtiyaçlarımızdan fazlaca istifade ediyor olabilirler mi? 
Louis Vuitton damalı bir çanta size o çok istediğiniz adamı/kadını getirir mi? Evrene dilekler gönderdiğiniz işi kapmanızı sağlar mı? O en havalı partiye davetiyeyi garantiler mi? Modanın “Ivy” Ligi bize bunu mu demeye çalışıyor? “Gel benim logolarıma sarın! Onlar sana isteklerini sağlayacak” mesajı mı var o samanyolu zenginliğindeki yıldızlı reklam kampanyalarında? 
Ya da onlara bu misyonu biz mi yükledik? Hani rahmetli Ayten Alpman’ın makus kaderi gibi… Anlatılana göre “Memleketim” şarkısını hiç sevmezmiş Sanatçı. Ama hayat esprinin ta kendisi ya, bilirsiniz her yerde kendisinden ilk istenen Memleketim şarkısı olurdu. Hatta içinizde istemiş olanlar vardır bile belki. Ölene kadar da Kurduna, Kuzusuna, Taşına, Toprağına diye haykırıp durmak zorunda kaldı. 
Yani Ayten Alpman’dan asıl konumuza geri dönersek arz/talep klişesinde biz mi markaları sürekli o jenerik çantaları üretmek zorunda bırakıyoruz?
Sonuçta onlar da ticari birer yapı, üzerinden moda kostümünü çıkardığınız zaman altında ışıl, ışıl parıldayan bir yazarkasa olduğunu görebilirsiniz. Zaten normali de budur, eğer TOMS değilse o marka, ya da aminaye tabiri ile amme hizmeti için kurulmadıysa.
Yukarıda gördüğünüz benim “Wrap Me!” isimli çalışmam bu konunun aslında çok tipik bir örneği. İki çok tezat olguyu bir arada sunmak. Mahmutpaşa’nın çocuk mankenlerinin üzerine dünyanın belki de en tanınmış logosunu sarmalamak. Bir anlamda üzerlerine koyduğum logolar ile onları kamufle etmek. “Zengin kızlar grubunun bir doğumgünü partisi vardı, bizim Mahmutpaşa’nın kızlarını oraya göndermek için hazırladım. Şimdi davetiyelerini bekliyorlar. Alabilecekleri kesin değil tabii…” (Bizim kızlar diyorum, çünkü sizin de bu kızlara içinizin hemen ısındığını hissediyorum) 
Bazen kamufle olmaya ne kadar çok ihtiyaç duyuyoruz? 
Eğer bir işi kotaramayacağımızı hissediyorsak, bizi beğenmedikleri için bıraktılarsa, o gün çok çirkinsek o logoların içinde kamufle olmak istiyoruz. Sanki bizim yerimize o logolar çalışacak ve dünyamızı tekrar toz pembe edecekmiş gibi. Markalarsa hayatlarını idame ettirmek için bizim bu “büyük” çaresizliğimizden az ya da çok destek alıyor.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI