Ana SayfaYazarlarGrand Palais’de Helmut Newton

Grand Palais’de Helmut Newton

Belki çoğunuz için de öyledir. Bu yüzdendir ki Paris Grand Palais’de mart ayında başlayan Helmut Newton Sergisi’ni kaçırmamak lazımdı.

Hikayemiz aslında Nazilerin postal seslerinin Berlin Sokaklarını doldurduğu, savaş habercisi dönemde fotoğraf tutkunu Berlinli  bir Musevi gencinin Trieste üzerinden Singapur ve sonrasında Avustraya’ya uzanan hızlı kaçış serüveni ile başlıyor. Avustrayla onun için önemli bir dönüm noktası çünkü hayatının aşkı!  ve ilham perisi June’u burada buluyor.

Sergi yıllara ve dönemlere göre ayrılmamış. Daha çok tematik bir yaklaşım var. Bunun içinde Helmut Newton’ın moda fotoğrafçılığına hayvanı önemli bir aktör olarak soktuğu dönemden, Fransız Vogue’un yayın yönetmeni ile ters düşüp, ELLE ve Queen’e yaptığı retro futuristik çekimlere, Yves Saint Laurent döneminden, Ünlü/ünsüz kişilerin farklı portre çalışmaları ile bir zaman tüneline değin farklı temalar görüyoruz. Ama en çok ilgimi çeken “Porno Chic” terimini hayatımıza bir daha çıkmamak üzere sokan provokatif “nude”ler oldu.  Bazı S&M öğelerin olduğu kareler var, fetiş objelerin öne çıktığı pozlar, hatta eyerlenmiş bir kadın ile bugün bile oldukça büyük tartışmalara yol açacak Hermes ilan imajı… Bunların alameti farikaları hiç birinin kadını aşağılamaması, ucuzlatmaması hatta farklı bir ihtişam ve kudret katması. Bu hissin en tepe noktaya çıktığı kareler şüphesiz “Big Nudes” ve “Sie Kommen!” etapları.

Sergiyi kuratörlerden biri ile geziyoruz. “Big Nudes” beşlisinin tam karşısına, bir banka oturtuyor beni. Sorusu şu: modellerin hiç biri tam da çıplak değil aslında, neden?  Bakıyorum, bakıyorum bulamıyorum. (Vücutlarındaki bazı kıllardan mı bahsediyor acaba, ama onlar da Avrupa’da çok normal karşılanmıyor muydu yahuu? Falan gibi düşünceler kafamda uçuşuyor. Artık sessizlik o kadar derinleşiyor ki, “eehh naapalım, yapacak bi’şey kalmadı. Bari onları söyliyim” diyorum. ) Ama neyse ki benden önce o ağzını açıyor. (herhalde tipim çok yanlış yönlere sapabilecek bir kişiliği ele veriyor)

AYAKKABILAR!
 

Evet! Cevap ayakkabı. Nedenini biraz inceleyince anlıyorsunuz zaten. İhtişamın bir kısmını da o katıyor. Güç veriyor. Zaten boy da itibar kaynağıdır, güven kaynağıdır. Helmut Newton, kadınları hep çok güçlü ve muktedir portrelendiriyor. Onlara ne derece önem verdiğini de böylece ortaya koyuyor.
Tabii “Sie Kommen!” herhalde kişisel favorim.
 

Bunun birçok farklı nedeni var. Üstteki karenin bir de tamamen nüd olanı var. Biliyorsunuzdur belki, etkisinden hiç birşey eksilmiyor. Newton’ın çocukluğunun geçtiği, dönemin en gözde başkentlerinden Berlin’den daha doyamadan zamansız ayrılışı ve 1930’larda hayata daha çok dahil olması ile Chanel’in maskülen kostümlerine bürünmüş, dönemin Avrupa Kadınları’na duyduğu hayranlık öncelikle bu kareye yansıyor. Onun yanında yine 2. Dünya Savaşı’nın Nazileri için söylenen “Sie Kommen!” (“Geliyorlar!”) sloganı isim olarak kullanılıyor. Pozlarındaki Gestapo-vari edayı hissediyor musunuz? Peki 1981’de yayınlanan bu çekimin aynı zamanda “ZeitGeist”a uyumu nasıl? Tam da 1980’lere ait moda çekimi değil mi? Bu nedenle çok etkileniyorum ve moda çekiminin “zamansız” olabilmesi böyle birşey herhalde diye düşünüyorum.

Son olarak alttaki ölümsüzleşmiş kareyi sizlerle paylaşmak istiyorum. GQ Türkiye’nin ilk çıktığı günlerde de konu kafamı kurcalamıştı. Kapak imajının, YSL’nin kadına “LE Smoking”i giydiren Rue Aubriot karelerine gönderme yapıldığı açıklanmış mıydı? Erkek dergileri maalesef bir anda gözlerimi ağırlaştırıp, kafamı yastığa gömdüğü için kaçırmış olabilirim.       

Ne dersiniz? Yorumlarınızı caglabingol@gmail.com’a iletebilirsiniz.
Son söz: Moda fotoğrafçılığının bugününe platform hazırlayan ve birçok güncel çekimde açık açık tekrarlarını gördüğümüz Helmut Newton bazı insanlar tarafından sanatçı olarak değer görmüyor. Çünkü o günlerde bunu yapabilmenin ne büyük bir cesaret, bir başkaldırı ve yaratıcılık gerektirebileceği, bugün taklitleri nedeni ile anlaşılamıyor sanırım. “Kanıksamak” yani. Yoksa o dönemde kadına kendi gücünü hatırlatan ve estetik anlayılışını farklı bir boyuta taşıyan bu dehayı moda tarihinin en başlarına altın harflerle yazmak gerekir. 

Görüşmek üzere!
Çağla Bingöl
 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI