Ana SayfaModaTrendus Röportajı: Arzu Kaprol

Trendus Röportajı: Arzu Kaprol

Modaya ilk merakınız nasıl başladı?
Annemin Bursa`da modaevi vardı. Çocukluğumun ilk dönemi hep bu atmosfer içinde geçti. 6-7 yaşıma gelinceye kadar annemin modaevi devam etti ve sanırım bu kısa süre bile nasıl bir mesleği seçeceğime, bu mesleğin hayallerimi süslemesine yetti. Bu mesleği çok isteyerek, bilinçli bir şekilde tercih ettim. Sonra bu işin akademik eğitimini aldım. Mimar Sinan Üniversitesi Moda Konfeksiyon Bölümü, ardından yarışmalar, ardından Paris eğitimi derken bugünlere geldik.

Arzu Kaprol için modanın ilahı kimdir?
Miyake piliselere aşık olmamı sağladı, Christobal Balenciaga da kuplara; Donna Karan`ın da 90`larda yakaladığı farklılık o dönem için oldukça çarpıcıydı. Benim kendi tasarım ve marka yolumda, giyilebilir, farklı, şehirli, tasarım öncelikli ve özellikle iç detaylarla zenginleşen bir stil öne çıkıyor.

Tasarımlarınızın hepsinde konsept olarak sadeliği ve basitliği tercih etmeniz kadınların her zaman güzel olduğunu savunmaktan ibaret mi? Yoksa tamamen sizin hayal gücünüz ve ne görmek istediğinizle mi alakalı?
Tasarım, zamanın ruhunu farklı disiplinler açısından yorumunuzu yakalayarak ifade etmektir. Yaptığım iş algıladıklarımın bir izdüşümü. Kendimi ifade ediş yöntemim bu. Çok modern ve hızlı iletişimin olduğu bir dünyada yaşıyor ve üretiyoruz. Bu yüzden modern ve ergonomik forma sadık kalıp ruhunu açtığınız zaman içinden İstanbul`a dair hikayeler çıkan kıyafetler yapıyorum. Dışarıdan baktığınız zaman bir insanın hangi coğrafyadan geldiğini çok fazla anlayamazsınız. Bu kadar öz kimlikten ayrı giyiniyoruz aslında. Ergonominin formu böyle zaten ama konuşmaya başladığımız zaman içimizde var olan yetiştirilme şekli, coğrafi özellikler yani kültürümüzün etkileri ortaya çıkıyor. Ben kıyafetlerimin de dışarıdan bakıldığı zaman kültürler üstü bir formunun olmasını ama içini açtığımız zaman bu coğrafyanın özelliklerini taşımasını istiyorum. Tıpkı benim gibi… Bu benim tasarım anlayışım

Arzu Kaprol markası, yurtdışında önemli defileler düzenlemiş Türkiye ve yurtdışı için modanın esas taşlarından biri haline geldi. Bu denli önemli bir tasarımcı haline gelmek sizi nasıl etkiliyor?
Tasarım, temelde bir ego. Hırs değil ama yaratma hırsı belki… Ölüme ve yaşama karşı bir duruş. Tasar?m işimin , markam?n önünde durmas? ve ona yol açması önemli !

Başarıyı elde ettikten sonra çitayı aynı seviyede korumak çok önemli ve zordur. Yeni bir konsept hazırlarken hiç korktuğunuz oluyor mu? Yoksa tamamen kendinizden emin ve çizginizden şaşmaz olarak mı ilerliyorsunuz?
Birçok zaman fikirler kendiliğinden akıyor veya akma yolunu buluyor, başlamadan önce mutlaka çok korkuyorum ama baslar ba?lamaz kendisi ilerliyor. Bu yüzden korkmuyorum, keyif aldığım ölçüde tutkuyla yapıyor ve yaptıkça daha az korkuyorum.

Arzu Kaprol`ün tasarımlarını tam olarak tamamlayan şey nedir?
Koleksiyonlarımda her zaman çok özellikli kumaş, mutlaka yaratıcı iç detaylar ve mutlaka pilise önemlidir. Gelenekselle geleceğin inanılmaz rekabeti ve uyumu!

Moda için her zaman tekerrürden ibaret deler. Sizin tasarımlarınız bunun dışında duruyor sanki, daha zamansız. Tarihten, popüler kültürden vs etkileniyor musunuz yine de? Neler size ilham veriyor?
Tasarım tüm algılarınızın açık olmasını ve toplumun bir adım önünde, bundan sonra ne ihtiyaç duyulacağını hissetmenizi gerektiren bir yaratma disiplini. Tüm duyularınızla yaşamdaki her şeyden ilham almak ve projenize aktarmak en temel tasarım içgüdüsü. Hayatın kendisi başlı başına ilham kaynağı. Ancak unutmamak gerekir ki sadece ilham bekleyerek zamanı tüketmek ancak yeni başlayanlar için geçerli bir mazeret olabilir. Tüm tasarım disiplinlerinde, önce, yaratabilme disiplinini öğreniyorsunuz, dolayısıyla ilham her an ve her koşulda gelecektir.

2010 yılının yaz döneminde ağırlıklı olarak nasıl bir tarz var?
2010 yazı için gerçekten doğru koşullarda üretildiğine, giydiğinizde mutlu olacağınız, kendinizi iyi hissedeceğiniz ürünler yaratmak istedim. Koleksiyonumun ismi de Ecopolis. Ekolojik kent ütopyası üzerine, doğal ve organik formlarla kurgulanmış bu koleksiyon, insan hayatına gerçek anlamda fayda sağlayan bir ürün yaratabilmek isteğimden yola çıkarak hazırlandı. Doğanın kendi içindeki düzensizliği ve bu düzensizliğin mükemmeliyeti 2010 yazının ilham kaynağını oluşturuyor. Makro ve mikro formlar modellerin üzerindeki işlemelerde gizlenirken, bir deniz kabuklusunun kıvrımları ya da bir sekoya ağacının sonsuz çizgileri tasarımların detaylarında saklı. Kumaş olarak da ipek, koton ve keten kumaşların kullanıldığı, hem çok ayrıntılı, hem de çok modeller göze çarpacak.

Modanın ve yaşam tarzının en uç noktalarında bir dönemdeyiz. Uzay çağı geldi gelecek. Bu Arzu Kaprol`ün tasarımlarını nasıl etkiler?
Gelecek çoktan geldi, ve biz de buna hazırız! Yaşamımızdakı herşey inanılmaz hızlandı, içimizdeki  gizli kahramanların peşinde ilerliyoruz. Tasar?mlar da yaşama paralel gidiyor.

Tasarımlarınızın hepsinde hemen hemen kıyafetler ne kadar uçuşursa ayakkabıların topuğu o kadar kalınlaşıyor. Genelde ayağı tam saran, yüksek ve kalın topuklu feminen ya da sade ayakkabılar tasarlıyorsunuz. Bu kıyafetlerin yumuşaklığından mı kaynaklanıyor? Sizce dengelenmeli mi her konsept?
Vücudumuz uçarken ayaklarımız her geçen gün daha çok ve daha rahat ve daha güçlü yere basıyor, sanırım bu ikilem beni ayakkabı tasarımlarında çok etkiliyor. Hem çok rahat, hem çok güzel, hem de androjen feminenliği olsun istiyorum ayakkabılarımın.

Arzu Kaprol`ün bundan sonraki tasarımlarında göreceğimiz konsept bir Arzu Kaprol klasiği mi olur? Yoksa uzay çağına göre zigzaglar, parlak ucu bucağı olmayan değişik tasarımlar, kocaman abartılı ayakkabılar mı?
Vazgeçemediğim pilise detaylar, iç çalışmalar sanırım bu yönde ilerliyor. Ama moda bu, her an her şey olabilir.

Moda dünyasının en önemli ismi sizce kim?
Issey Miyake ve Christobal Balenciaga.

Bir kadının kıyafette olmazsa olmazı nedir?
Duruşu!

Arzu Kaprol her zaman bir adım önde olabilmek için mümkün olduğu kadar takip edip gözlemler mi? Yoksa kendi hayal gücünden mi yola çıkar?
Yaratım sürecinde mümkünse hiçbirşey görmeden ilerlemek isterim ki, gözüm bozulmasın, önde olmak kaygım yok, derdim kendi tasarımımla yarışmak,  e bunları yaparken yaşamı ve enerjisini takip etmek.

Alexander McQueen konusunda ne düşünüyorsunuz?
Çok erken ve üzücü bir kayıp! Çok üzücü!
 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI