Türk moda dünyasına genç soluklar kazandırarak sektör sürdürülebilirliğine önemli katkı sağlayan Koza Yarışması, yarın akşam gerçekleşecek. Bugüne kadar kazanan isimler arasında Özgür Masur, Zeynep Tosun, Hakan Yıldırım, Özlem Kaya, Gül Ağış gibi birçok önemli ismin yer aldığı yarışmada, bu sene de 10 finalist yarışacak.
Biz de bu 10 finalistin içinden Sinemis Taşık, Serhun Yılmazgüç, Kübra Akgünlü ve Müge Aras ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Sinemis Taşık:
Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’na katılma fikri ne zaman aklına geldi? Böyle bir yarışmaya katılma fikri aklında hep var mıydı?
Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması uzun zamandır takip ettiğim bir platformdu ve her zaman katılmayı içten içe düşünüyordum. Ama koleksiyonu oluşturduktan sonra Koza için şu anın doğru zaman olduğuna karar verdim.
Nihan Peker ile çalışmak nasıl bir duygu? Bu süreçte aranızda özel bir an yaşandı mı?
Nihan Peker, Koza` nın hayatıma kazandırdığı en güzel insanların başında geliyor. Onunla bu süreci paylaşmak muhteşem. Mentorum olarak her adımda, ihtiyacım olduğu her anda benimle.
Evet oldu. Çok hasta olduğum bir anda (yalnız yaşadığım için) “hemen bana gelebilirsin, ben bakarım sana“ dediği an benim için çok özeldi. Özellikle de samimiyeti ve içtenliği!
Röportajın devamı için tıklayın!
Serhun Yılmazgüç:
Biraz seni tanıyabilir miyiz? Modaya olan ilgini ne zaman/nasıl keşfettin?
Doğma büyüme İstanbul’luyum, 22 yaşındayım. Modaya olan ilgim çocukluk yaştan beri olan kumaş ve boncuk tutkumla başladı. Küçük küçük işlemeler yapmaya başladım ilk önce ve bu sebepten dolayı küçük yaşta güzel sanatlar eğitimi almaya karar verdim, kendimi geliştirdim.
Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’na katılma fikri ne zaman aklına geldi? Böyle bir
Türkiye`deki en önemli moda tasarım yarışması olan Koza’ya katılmak çok istiyordum; sürekli hayalimde vardı. Planlı bir şekilde hareket ederek Koza 2016 tarihi açıklanmadan koleksiyonumu hazırlama sürecine girdim. Hayalimi gerçekleştirmek büyük bir zevk benim için…
Belma Özdemir ile çalışmak nasıl bir duygu?
Belma Hanım’la çalışmak benim için çok heyecan verici ve büyük bir zevk her zaman yaptığı işlere hayran olduğum için bütün fikirlerine çok önem veriyorum.
Nasıl bir koleksiyon hazırladın? Hazırlarken nelerden ilham aldın? Bize biraz bahsedebilir misin?
İlham kaynağım ‘cadılar’ bu koleksiyonumda; 1800’lerden yola çıkarak günümüze modernize ettiğim doğal kumaşlar ve o dönemi anlatan danteller, kuşaklar ve de kumaş manipülasyonları ön planda.
Röportajın devamı için tıklayın!
Kübra Akgünlü:
Biraz seni tanıyabilir miyiz? Modaya olan ilgini ne zaman/nasıl keşfettin?
1989’da Şanlıurfa’da doğdum. Lise ve üniversitede resim okudum. Güzel sanatların her alanının, örümcek ağı gibi birbirine bağlı olduğunu ve birbirini beslediğini düşünüyorum. Çok severek ve isteyerek girdiğim bölümümden mezun olduğumda, çizimlerimin kanvasların üzerinden farklı kumaşlara kaymak istediğini farkettim.
Moda kariyerimde de resim alt yapımın olmasının olumlu etkilerini çok fazla gördüm.Yaptığım işin tasarım ve sanatın birleşmiş hali olması da tam olarak istediğim bir şey. Şu an bu ikili hikayeyle yol alıyorum.
Koleksiyonunu özetleyen 3 kelimeyi bizimle paylaşabilir misin?
Özetleyen üç kelime bulmak gerçekten zor. Kısaca şöyle anlatabilirim; koleksiyonum, evini sırtında taşıyan, kendine yeni bir yuva arayan ve hayata tutunmaya çalışan insanları temsil ediyor.
Bir Hollywood yıldızını kırmızı halıya sen hazırlayacak olsan, bu ismin kim olmasını isterdin?
Benim elimden çıkan işleri kim giyerse giysin mutlu olurum. Bunun çok ünlü biri olmasına gerek yok aslında. Ama sırf tanışmak için Chloe Sevigny ya da Tilda Swinton olsa fena olmazdı.
Bir gün çok ünlü bir tasarımcı olursan bizimle bir kez daha röportaj yapacağına söz verir misin?
Neden olmasın!
Röportajın devamı için tıklayın!
Müge Aras:
Biraz seni tanıyabilir miyiz?
24 yaşındayım. Işık üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı bölümünde lisans eğitimi aldım.
Nasıl bir koleksiyon hazırladın? Hazırlarken nelerden ilham aldın?
``Mash-up“ temalı bir koleksiyon hazırladım. Mash-up karıştırma, melezleme, kolajlama anlamına geliyor.
Aslında koleksiyonumun ilham kaynağı sokak sanatçısı Hush`ın yaptığı duvar resimleri oldu. Çizimlerinde kolajlamalar yapıp her şeyi birbiriyle uyumlu bir şekilde birleştirmeyi başarmıştır. Kullandığı canlı renkleri, parçalanmaları ve değişik tarzıyla duvarı bir kumaş gibi kullanmış; resimlerini çarpıcı bir hale getirmiştir. Japon kadınlarını, Uzakdoğu görünümüne kadınsı bir güzellik ve duygusallık katarak resmetmiştir. Ben de tasarımlarımda bir nevi kolajlama yapmayı hedefledim. Hush`ın Japon kadınlarından ve desenlerinden etkilenip; geleneksel Japon kültürüyle Batı modasını birbirine harmanlayıp, yeni bir modern Japon kadını algısı yaratmak istedim. Yeni form arayışı içerisindeyken kadınsılığı da ön plana çıkarmaya dikkat ettim. Dişinin duru güzelliğini ve saflığını vurgulamak için beyazı ve işleme detaylarını tercih ettim. Varolan desen tasarımı doğaçlama bir şekilde ilerleyerek her giyside farklı kompozisyonlarda karşımıza çıkmaktadır. Giysilerin içindeki gizli kalmış desenler; bir kadının sakin ve güçlü duruşunun ardındaki saklı kalmış eğlenceli bir dünyasının olduğu anlamına gelmektedir.
Hande Çokrak ile çalışmak nasıl bir duygu?
Onunla birlikte çalışmak gerçekten kendimi çok özel ve ayrıcalıklı hissettirdi. Her aşamada bana destek oldu ve heyecanımı paylaştı.
Tasarımlarını beğendiğin, ilham aldığın veya hiç senin tarzını yansıtmasa da çok başarılı bulduğun isimler var mı?
Bora Aksu, Erdem Moralıoğlu, Yohji Yamamoto.
Röportajın devamı için tıklayın!