Ana SayfaRöportajNuray Sayarı ile astroloji röportajı

Nuray Sayarı ile astroloji röportajı

Mesleğinizi nasıl tanımlarsınız? Falcı mısınız, astrolog musunuz?
Medyumluk Allah vergisi, tepe çakrasıyla ilgili bir durum. Zaten geçmiş karmalarımda da şifacılık yeteneğim vardı. Hepimizin hayatta bir görevi var. Benim rolüm insanlara yardımcı olmak. Astrolojiyi sonradan öğrendim, çok iyi eğitimler aldım. Medyumluk ile astroloji çok farklı. Medyumluk algısında başka, evrende bir kanala bağlanırsınız ve o bilgi gelir size. Ben her iki mesleği de icra ediyorum. 17 yıllık profesyonel astrologum. 
 
Gelecek hakkındaki sezileri çok kuvvetli birisi olarak, kendinizle ilgili olayların sonunu da biliyor musunuz?
Olabiliyor böyle şeyler. Mesela, daha medyumluk yönümün ve rehber rüyalar gördüğümün farkında olmadığım bir dönemde rüyamda görmüştüm kocamı. Daha kendisini hiç görmemiştim. Dedemi yeni kaybettiğim dönemdi. Henüz 14 yaşımdaydım. Dedem rüyamda “sana kısmetini getirdim” diyerek eşimi getiriyordu bana. Bir arkadaşımın arkadaşının nişanlısının arkadaşıydı eşim. Daha eşimi ilk gördüğümde bu benim kısmetim demiştim. Sonra uzun yollar haritamda da algılarımda da hep benim erkek çocuğum olacağını görüyordum. Ve böylece sadece bir çocuk yaptım nasıl olsa ikincisinin de erkek olacağını biliyordum çünkü. Hayatım boyunca aileme karşı yaptığım tek bencillik budur. Şu anda büyük oğlum 23 yaşında asker, ikinci oğlumu yeni doğurdum. Artık gelmesine izin veriyorum dedim ve doğurdum. 
 
Astrolojinin bize faydası ne? Diyelim ki, doğum haritamızı çıkarttık. Ne işimize yarar bu?
İnsanların doğduğu günü öğrenip, o günün yıldız haritasını çıkarıp, ona göre o günkü ilahi planı öğrenirim. Güneş burcunu tespit ederim. Ayın pozisyonunu, açıları hesaplarım. Yükselen burcunu anlatırım. Başkalarına gönderdiğimiz enerjiyi, fiziksel görünümümüzü v beğenilerimizi belirleyen yükselen burcumuzdur. Bütün bu bilgiler hayatı kolaylaştırmaya yarar. Örneğin ayı aslanda olan bir kişiye,  psikolojik yapısı hakkında belki kendinin o ana dek farkında olmadığı yönleri söylerim. Bir de burçları bilmenin faydası var. Herkesle empati kurabilir, iyi anlaşırsınız. Oğlakla tanışınca düzenli, sağlam biri olduğunu bilirsiniz. Onu değiştiremeyeceğinizi, nerede konuşup, nerede susmanız gerektiğini bilir böylece iyi ilişkiler kurarsınız. 
 
Kuantum nedir?
Kuantum enerjidir. Tamamen atomun parçacıkları hepimizin var olan parçaları ve evrene yaydığımız ışıktır kuantum. .
 
Geçmiş röportajlarınızda, bir dönem hayatınızda çok yokluk çektiğinizi sonrasına “sırrı öğrenerek” refaha kavuştuğunuzu anlatıyorsunuz. Nedir bu sır? Kuantum mu?
Sır doğru insan olma. İyilik yapma, karşılığında iyilik görme. Sevmek ve sevilmek. Kendini keşfetme. Ama insanların karıştırdığı yönler var. Sadece bir iki olumlama yapıp, rüyalarınıza kavuşamazsınız. İnsanlara zalim davranıp, gaddarlık yapıp, dilek tutmakla olmuyor.Adil, doğru ve dürüst olmakla başlar insanlık. Kuantum içinde önce insan olmak lazım. İyi insan olmakla kuantum olunur. Sadece olumlama olmaz. Olumlama doğru sözleri kullanarak hayatımıza güzellikleri çekmektir. Örneğin ben hastayım derseniz hastalığı davet edersiniz. Kötü sözcükleri kullanmaktan uzak durmak lazım. Hasta mısın sorusuna hayır, hasta değilim demek yerine hep ben iyiyim demek gerekir. O kelimeyi kullanmayın. Ama esas özü iyi tutmak gerekiyor. Ayrıca kötü enerji ile etrafınızı karartmamak gerekir ki bu da kuantumun hasıdır. İyi kalpli olacağız ama sadece kendimize değil, çevremize de.
 
Niyetten bir farkı var mı olumlamanın?
Aynı şey denebilir. Niyette sadece “Ev almak istiyorum” dersiniz. Ardından “Ya ev alamazsam” diye hayıflanırsınız . Oysa sonuca ulaşmak için sadece niyet edip peşini bırakmak gerekir. Zaten kutsal kitaplarda hep böyle yazar. Tanrı bir işimizin olması için dua etmemiz gerektiğini buyurmuş. Hayırlıysa olacaktır zaten.
 
Evren bize hizmet ediyorsa, neden bazen başımıza çok trajik olaylar geliyor? Neden kötü deneyimler yaşıyoruz?
Onlardan öğreti çıkaracaksınız. Hatalarınızla yüzleşeceksiniz. Benim başıma bu olay niye geldi, ben nerede yanlış yaptım diyeceksiniz. Öğretinizi almadan o negatif durumdan kurtulamazsınız, tekrarlar durur. Bir de kalbinizde mutlaka karanlık bir yan var demektir. İçimize döneceğiz. “ Neden hep benim başıma geliyor?” diye diz dövmek yerine “ Ben ne yaptım da bunu buldum?” diye soracağız ki, hatamızı bulalım. Sürekli aynı olayları yaşamayalım.
 
Sizin dediklerinizin Secret’tan ne farkı var? 
Benim dediklerimin pek alakası yok Secret ile.  Secret’ta tek denilen “hayal et, imgele, hayal et, imgele”. Hepsi bu kadar. Başka bir temel üzerine oturtulmamış, uçuşan bilgiler… Evet bunları yap ama  sonrası yok Secret’ta. Kitapta en önemli detaylara değinilmemiş. Mesela orada “Arkadaşını üzme” denilmiyor. Peki insanlara azap çektirirsen Yaratan sana neden isteğini versin? Azap çektiren, kendi de azap çeker. Temel kural budur. İyilik yapmayan, iyilik bulamaz. Secret bu temel eksikleri yüzünden insanlara balon gibi geldi. Aslında doğru terimler var ama eksikleri daha fazla. İlk etapta bir patlama oldu. Ama vaatlerini yerine getirmedi. Benim kitabım öyle değil. Secret’ı geçti çünkü işe yarıyor. Ben her zaman somut bilgiler veriyorum. “Yan yatarsan canın yanar” diyorum. Kendi hayat hikâyem de söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor zaten. Hayat bir ayna. İçinde var olan enerjiyi ortaya çıkarmak için olumlu ve sahici duygulara sahip olacaksın. Onlar olmadan ne yaparsanız yapın, başarısız olursunuz.
 
Günümüzde aynı anda birden fazla iş yapmak, her şeye daha hızlı ulaşmak öne çıkıyor. Siz ise yavaşlamaktan bahsediyorsunuz. Yavaşlamak bize ne katar?
Her şeyin yolunda ilerlemesine yardımcı olur yavaş olmak. “Acele işe şeytan karışır” lafı boşuna söylenmemiştir. Ruhun hızlı olmasının ne faydası var? Koş, koş ama nereye kadar? Fazla hızdan, Tanrı’nın yarattığı güzel şeyleri gözden kaçırabiliriz. Siz, niyetinizi edin. Çalışın, adil olun. Ama etrafınızı da görün. Çiçekler açtı mesela şimdi. Fark edin onları. Yaşayın bu güzelliği, parka gidin, yürüyüş yapın ama kaçırmayın mevsimi. Anın farkındalığını kazanının. Kazan, koştur ama baharın farkında olmadıktan sonra neye yarar ki?
 
Üstünde en çok durduğunuz konulardan biri kendimizi sevmemizin gerekliliği. Kendinden hiç memnun olmayan birisi nasıl kendini sevebilir?
Kişiler kendilerinden memnun değillerse, başka kimseyi memnun edemezler. Günümüzde dış güzelliğe çok önem veriliyor. Nedir güzellik? Gençlik, ideal bir fizik mi? Bunlar yetmez. Işıltı gerek önce. Bunun içinde özgüven lazım. Kendinde güvenen kadın beğenilen kadındır. Bunun için de önce biz kendimizi seveceğiz. Sabah güne somurtarak başlamayacağız. Her yeni güne şükrederek gireceğiz. Aynaya memnun bakacağız. Kendi görüntümüze bakıp, kendimizi çok sevdiğimizi tekrarlayacağız. Ben yıllardan beri bedenimi ne kadar sevdiğim tekrarlarım her aynaya baktığımda. Önce herkese çok tuhaf geliyordu hatta benim delirdiğimi düşünüyorlardı ama olumlu değişimi görünce haklı olduğum ortaya çıktı.
 
Kuantumda kendini sevmenin yeri nedir? 
Bütün insanlar birer mucize. Çünkü hepimizi Tanrı’nın yansımasıyız. O halde kendini sevmeyen, Tanrı’yı sevmemiş oluyor. Evrene sevgi enerjisi gönderemiyor. Dolayısıyla kendini sevmeyen, sevilmiyor.
 
Rüyalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Gördüğümüz hayaller sadece bilinçaltımızın yansımaları mı? 
Hayır, rüyalar bu kadar basit değil. Bizim şuurumuz, bilincimiz uyanıksa, o halde olmasını istediklerimizi görürüz. Örneğin iş arayan birisi, gece işe başladığını görebilir rüyasında. Ama rüyalar her zaman bu kadar basit olmaz. İki çeşit rüya vardır. Biri güncel rüyalardır, yaşadıklarımızı ve rutinimizi bize yansıtır. Diğer tür ise haberci rüyalardır. Bize gelecekten haber verirler.
 
Peki, nasıl yorumlamalıyız bunları? 
Rüya günlükleri tutmak lazım. Benim tavsiyem bu. Yazmak iç dökmek için birebirdir. Rüyanızı yazarak içinizi dökmüş olursunuz. Eğer karanlık, sizi kötü etkileyen bir rüya ise gördüğünüz yazı yazdığınız kağıdı yakın. Böylece yok etmiş olursanız. Eğer hoşunuza giden bir rüya ise şükredin böyle bir rüya gördüğünüz için.
  
Karma çok sık değindiğiniz bir konu. Nelerden etkileniyor karmamız?
Aşkı ve evliliği kaleme aldığım bir kitap üzerine çalışıyorum. Karmanın ikili ilişkileri nasıl etkilediğini anlatıyorum. Aşksızlık çekiyorsanız, aşk hayatınız sorunluysa nedeni karmanız olabilir. Sizin yaşadıklarınızla ilgili değil karmanız. Anneannenizin, annenizin yaşadıklarıyla yakından ilgili. “Dedesi erik çalmış, torunun dişi kırılmış” derim ben hep. Büyüklerimizin yaptığı, temizlemeden göçüp gittikleri şeyler, bizi etkiler. Miras sadece mal, mülk değildir. Huylar ve yaşantılar da bize atalarımızdan gelir. Mesela benim iki kız kardeşim var. İkisi de evliliklerinde sorunlar yaşadı. Sonra bir de baktık ki, meğer anneannemizin karmasından gelen sorunlarmış bunlar.
 
Peki, ne yapmamız lazım?
Bu noktada kabule geçmek zorundayız. Diyelim ki, işsizlik sorununuz var. Önce bunu kabul edin. Sonra değiştirmek için elinizden geleni yapın. Değişmiyorsa, o halde de yine kabul edin. Değişmesi gerektiği anda değişecektir. Hayatta her şey izimle başlayıp, bizimle biter. İmkânsız diye bir şey yok. Kötü diye bir şey yok. Her şey bir deneyim, bir öğreti. “Bana kötülük yaptılar” demeyin. Bir daha kimsenin size kötülük yapmasına izin vermeyin. Önceki deneyiminizde nerede hata yaptığınızı görün ve tekrar aynı yanlışı yapmayarak kendinizi koruyun. Hepimiz ektiğimizi, biçiyoruz.
 

 

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI