Ana SayfaErkek ModasıNiyazi Erdoğan ile erkek modası üzerine

Niyazi Erdoğan ile erkek modası üzerine

Niyazi Erdoğan`ın hayatında, tanıştığı insanlar ve gözüne çarpan mimari eserler önce aklında bir iz bırakıyor. Akıldaki izler eskizlere, eskizler de birer birer tasarımlara dönüşüyor. Herkesin laf kalabalığı yaptığı bugünlerde ünlü tasarımcı çok fazla konuşmaya gerek duymuyor çünkü tasarımları onun adına yeterince konuşuyor. Son koleksiyonu Gece`de karşımıza kararlı biraz rock ama fazlasıyla şık erkekler sundu bize.  Erkek modası dünyada giderek etkisini arttırsa da Türkiye henüz bebek adımlarıyla ilerliyor ama Niyazi Erdoğan bundan korkmuyor. Bu cesur adımı aklımızda iz bıraktı ve ünlü tasarımcıyla daha çok sohbet tadında bir röportaj yaptık.  2012 yılında renkler ön plandayken, 2013 yılında erkeklerin gezgin ruhunun ön plana çıkmasıyla koyu renklere geri dönüş yapacak. Niyazi Erdoğan kimdir? sorusunun cevabını bulmak ve 2012- 2013 sezonunda erkek modasında neler moda merak ediyorsanız cevaplar keyifli röportajımızda.

 Son zamanlarda, özellikle İstanbul Fashion Week’le beraber Niyazi Erdoğan ismini fazlasıyla duymaya başladık. Özellikle son IFW’ de koleksiyon hazırlayan tek erkek tasarımcı sizsiniz. Niyazi Erdoğan kimdir, hangi aşamalardan geçerek buraya geldiniz?

Aslında tek erkek tasarımcısı ben değilim. Geçtiğimiz sezonlarda Şafak, bu sezonda Kaprol Stüdyo’da Tolga vardı ama tek başına defile yapan benim. Niyazi Erdoğan kimdir derseniz eğer herkesin bildiği bir şey var İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okudum. 17 yaşında Tarsus’tan İstanbul’a geldim ve hayatımın yarısını İstanbul’da yarısını Tarsus’ta geçirdim. Dört sene profesyonel mimarlık yaptıktan sonra tasarım dünyasına ilk adımımı 2003 yılında İTKİB’in yarışmasıyla attım. İhracat firmalarında çalıştıktan sonra danışmanlık verdiğim bir design Office açtım ve orada bir süre çalıştım. Tam kendi markamı kurmanın zamanı olduğunu anladığım anda Eroni Giyim adında bir ihracat firmasının ortağı oldum ve şuan oranın tasarım müdürlüğünü yürütüyorum. Öte yandan kendi markamı yürütüyorum. Aslında Niyazi Erdoğan her gün işe gelen giden sıradan bir adam. Moda haftalarında gördüğünüz kimliğim dışında özel hayatında ne yapıyor derseniz eğer şuanda epey koşturmacılı bir dönem başladı. Woolmark’ın düzenlediği yarışmada Türkiye’yi temsil edeceğim. İşi bir kenara bıraktığımda ise arkadaşlarımla vakit geçiriyorum çünkü hayatta benim için en önemli olan şey sevdiklerimle vakit geçirmek.

Mimarlık bölümünden mezun olduğunuzu söylediniz. İnsan merak etmeden duramıyor, okuduğunuz bölüm tasarımlarınızı etkiliyor mu? Hayata dönüp baktığınızda herhangi bir bina, cisim sizin çıkış noktanız olabiliyor mu?

Mimarlıkta aldığınız belirli bir tasarım alt yapınız var, bu önemli. Tasarım alt yapısı sadece yaptığınız mesleği değil bütün hayatınızı etkiliyor aslında çünkü orada farklı bir düşünme metodu öğreniyorsunuz ve problemlere bakma, onları değerlendirme açısından size farklı bir vizyon kazandırıyor. Bu anlamda hayatı algılamamda, mimarlıktan önce ve mimarlıktan sonra iki farklı dönem var diyebiliriz. Dediğin gibi sokakta yürürken, insanlarla karşılaştığımda onları nasıl değerlendireceğim tamamen mimarlıktan gelen bir analitik düşünme metoduyla oluyor. Tasarımlarımda birebir etkilendiğim noktalar da var. Mesela binaların cepheleri, mekanların kurguları ya da dönemler beni çok etkiliyor.  Örneğin Sünnet koleksiyonunda art deco ve desenler kullandık. Bu sezon satışa çıkan koleksiyonumda mimariden epeyce etkilendim.

Dünyaya baktığımızda erkek modası oldukça ilerlemiş durumda ama Türkiye’de erkekleri belli renk skalasından ve çizgisinden çıkaramıyoruz. Bu koşullarda nasıl cesaret edip erkek modasına yöneldiniz?

Bu bir kültür aslında ve bu değişim hemen yapılabilecek bir şey değil. Moda toplumsal bir hareket ya da sosyal bir durum değildir sadece önerdiğiniz bir şeydir. Tabii bunda toplumdaki her şeyin hazır olması lazım. Bir toplumun moda anlayışında gelir düzeyinin, geçmişinin etkileri vardır. Baktığımız zaman İtalyan erkekleriyle Türk erkeklerinin moda anlayışı var. Bunun altında hayata bakış açılarının farklı olması yatıyor. Bütün bunlar hep yaşananlarla alakalı aslında. Hani her ne kadar siz bir şeyleri iyi, güzel ya da doğru olan diye dikte ediyor olsanız da hayatın buna hazır olması lazım. Türkiye’deki erkekler henüz kendi değişimlerini tamamlayabilmiş değiller. Erkek egemen bir toplum olduğumuz için erkekler nasıl göründükleriyle çok fazla ilgilenmiyorlar ve daha farklı noktalara takılmış durumdalar. İlgilenen küçük bir kesim olsa da Türk erkeklerinde halledilmesi gereken daha öncelikli noktalar var. Türk erkekleri daha temiz olmalı, tıraşlarına daha dikkat etmeliler ama hiçbir zamanda umudumu kaybetmiyorum. Belli bir noktaya ulaştıktan sonra bunun da olacağına inanıyorum. Burada tasarımcılara da önemli rol düşüyor. Siz önermediğiniz, onlara seçme hakkı vermediğiniz sürece onların da seçim şansları olmuyor. Türkiye’de daha önce erkek modası alanında çok gelişme yoktu ya da hazır giyim bu kadar yoktu. Genç nesile baktığımız zaman erkeklerin renkli pantolonlar da giydiğini görebiliyoruz çünkü yavaş yavaş algılar değişiyor.

Dünyada ve Türkiye’de düzenlenen moda haftaları hakkında ne düşünüyorsunuz, düzenli olarak takip ettiğiniz tasarımcılar var mı?

Paris bu işin merkezi.  Bütün büyük markaların çıkıp kendi şovlarını yaptıkları yer orası. Yani insanlar dünyaya seslerini oradan duyuruyorlar.  Her şehrin kendine has bir moda anlatısı var. Londra bize daha avangart tasarımlar sunarken Milano daha kendi pazarına yönelik tasarımlar sunuyor. Yarışa sonradan katılan New York ise yeni dünya olduğu için tasarımlarında daha cesur ve yenilikçi. Hala kıymetli ve değerli olan Paris.  Sen nerede sesini duyurmak istersin diye sorarsan da amaç çok kişiye ulaşmaksa kesinlikle modanın başkenti olan Paris derdim.

Dünya üzerinde yapılan defile şovlarına bakıldığında ülke olarak oldukça geride kalıyoruz. Bunun nedeni nedir?

 Sahip olduğumuz bütçelere ve yatırımlara baktığımız zaman görülüyor ki biz daha yolun çok başındayız. Onların sadece mankenlere ayırdığı bütçelerle biz koleksiyon dahil bütün işi ortaya çıkartıyoruz. O noktada çok fazla acımasız olmamak lazım. Şu aşamada Türkiye’de çıkartılan koleksiyonların kalitelerine bakmak daha doğru olur. Son zamanlarda ortaya konulan koleksiyonlar da tasarımcılar çok aşama kaydetti. Geçtiğimiz moda haftasında pek çok koleksiyonu bir öncekinden daha kaliteli ve ilerlemiş olarak gördüm. Artık biz de bu işleri yavaş yavaş öğreniyoruz.

“ Gece koleksiyonunu kapsül olarak hazırlamamın ve küçük bir gruba tanıtmamın başlıca sebebi, çok açık sözlü davranıyorum sana, biraz da büyük koleksiyonların bana getirisini emek verdiğim kadar görmemiş olmam. Evet, yaptığım işin karşılığında kendimi anlatabildim, alkış aldım ama Türkiye’de erkek modasının henüz çok fazla bir getirisi yok. Bu noktada biraz durup soluklanmak istedim. Yaptığınız işte samimiyseniz eğer, derdinizi anlatabiliyorsanız koleksiyonun iki parça olmasıyla yüz parça olmasında çok fazla bir fark yok. İnsanlar artık niceliğe değil niteliğe bakıyorlar ve yaptığım işe inanıyorlar.”

Bundan sonra yolunuza kapsül koleksiyonlarla mı devam etmeyi düşünüyorsunuz? Biraz moda dünyasının hızından yorulmuş gibi duruyorsunuz?

Belli olmaz çünkü tasarım yapmak beni hiç yormuyor.  B u sezonda kendimizi yormak istemedik önümüzdeki sezona kendimizi sakladık.  Aklımda çok güzel ve çok kıymetli bir proje var. Daha emek harcayıp, ilmek ilmek dokuyup o projemi hayata geçirmek istiyorum. İçimde söylemek istediğim büyük şeyler var ve insanlara duyurmak istiyorum. Olurda gücümüz yeterse enerjimizi bu projeye verip ortaya büyük bir proje çıkarmak istiyoruz.

Son zamanlarda dünyayı kasıp kavuran sokak modası size yön veriyor mu?

Tabii ki ben yaptığım her işi sokak modası olarak değerlendiriyorum zaten. Niyazi Erdoğan marka olarak zaten sokaktaki adamı giydiren bir marka. Hani Gece’de sokağa çıkan adamlardı. Benim adamlarım hiçbir zaman kasıntı adamlar olmadı hep grunge bir tarafları var. Sokaktan çok etkileniyorum çünkü trendleri ilk sokaktan toplarsınız. Dünyada ne olup bittiğini müzikten., gece hayatından, yemekten, sinemadan koklarsınız. Benim yaptığım her iş kendi derdimi, hayalimi anlatırken bir yanda n da o yaşadığım sokakları da çok anlatıyor. Gece koleksiyonu benim gece gittiğim yerleri anlatıyordu ya da gördüğüm insanları, arkadaşlarımı anlatıyordu.  Son koleksiyonumda çok farklı karakterler vardı. 7 ayrı look sunduk biz orada zaten insanların her biri birbirinden ayrıdır. Her koleksiyonumda tek tip erkek üzerinden giderken, bu koleksiyonumda gece bir mekana gittiğinizde gördüğünüz birbirinden farklı insanları anlatmaya çalıştım.

“ Piksel, Dolmuş, Sünnet, Gece hep tek isimler tesadüf aslında. Bundan sonrakilerde öyle, konseptler de.  Gece olmadan önce Atilla diye bir koleksiyon hazırlıyor olacaktık ki bunu da daha önce hiçbir yerde açıklamadım. Eski Hun İmparatoru Atilla’nın olduğu bir koleksiyon hazırlarken, koleksiyonumdan vazgeçtim. Koleksiyon çok büyük bir oranda zaten kafamda hazırdı, sadece üretim sürecine başlamamıştık. Hep böyle tek isimlerle gidiyorum. Sanat yönetmenliğimi yürüten Barış Çakmakçı kelimelerin efendisidir. Ben metnimin ham halini veririm, O düzenler. O hep soruyordu bana niye hep tek isimler kullanıyorum diye ama o bana yetiyor.”

Erkek modasında sürekli takip ettiğiniz, size ilham kaynağı olan ve tasarımdaki çizginizi belirleyen yabancı modacılar var mı?

Her zaman söylerim birebir yaptığı tasarımları değil ama tasarım alt yapısı olarak çok beğendiğim insanlar var. Prada’nın desen ve motifleri alıp her sezon yenilikçi bir fikirle podyuma taşıyor olması, yeni bir trend yaratıyor olması çok hoşuma gidiyor. Diğer markalara baktığınız zaman  sanki daha önceleri söylenen sözlerin üzerine bir şey inşa ediyorlar ama Prada her zaman benim için bir adım daha öndedir. Onun haricinde Balenciaga’nın yeni nesil tasarımcılarından Nicolas’ın malzemeyi kullanma biçimi, köklü bir markaya getirdiği yenilikçi dokunuş bunlar benim için çok kıymetli. Beni etkileyen gördüğümden çok onların altında yatan fikirler ve sözler.

Bir erkeğin yapmaması gereken hatalar denildiğinde aklınıza ilk olarak neler geliyor?

Önceliklle vücutlarıyla örtüşen doğru kıyafetleri seçmeliler, maalesef sıklıkla yaptıkları en büyük hata bu oluyor. Erkeklerin vücudunu tanıyıp ona göre seçimler yapması gerekiyor. Aslında hatalara çok fazla takmıyorum. Hepsi kişisel anlatımlar. Onlara ben yapmasınlar dersem bugüne kadar yaptığım bütün işlere ters düşmüş olurum.

2012- 2013 trendlerini bize biraz anlatır mısınız? Mesela kadınlarda bu sezon kürk detayları fazlasıyla çıkıyor ve siz de bu detayı erkeklerinize yansıttınız. Bu sezon nasıl erkekler moda?

Kürkü hem bir önceki koleksiyonum olan Dolmuş’ta hem de Gece ‘de kullandım. Tek fark Gece koleksiyonunda, Deri tanıtım grubu sponsorum olduğu için gerçek kürk kullanmış olmam. 2012’ nin trendlerine baktığımız zaman birbirinden çok farklı tasarımlar var.  Bir önceki sezonda yer alan toprak tonları ve kahverengi bu sezonda hakimiyetini biraz olsun yitirse de yine yer alıyor. Onun haricinde baskılar çok öne çıkıyor. İnsanlar bu sezon hayatla ilgili inanışlarını ve sözlerini t-shirtlere yansıtıyorlar.

İnsanların seyahatçi ve gezginci ruhu 2012 – 2013 sezonunda ön plana çıkmaya başladı. Daha çok ona uygun kıyafetler ön planda. Daha cepli pantolonlar ve doğal elyaflar tasarımlarda fazlasıyla yer alıyor. 2012-2013 sezonunda insanlar  modayı bir kenara bırakıp hayatı sorguladıkları için sezon trendlerinde de bunlar bir adım öne geçiyor.

2013’e doğru ilerlediğimizde ise devreye biraz daha renkli erkekler giriyor. Kadınlarda yer alan motif ve desen unsurları erkek kıyafetlerinde de ön plana çıkıyor. Kürk ise kadın egemenliğinden sıyrılıyor ve erkek modasında özgürlüğünü ilan ediyor.

Niyazi Erdoğan`ın Gece koleksiyonunda yer alan tasarımlara göz atmak  ve 2012-2013 yılında öne çıkan trendleri öğrenmek için fotogaleriye tıklayın.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI