Onun dönüşünün nasıl olacağı merak ediliyordu, sessiz kaldığı dönemde neler yaptığı da… Meryem Uzerli kızı Lara’yı büyütmek dışında, yeni yılda vizyona girecek Annemin Yarası isimli bir filmde rol aldı. Bugünlerde ise Yağmur ve Durul Taylan biraderlerin çekeceği yeni televizyon dizisi için hazırlanıyor
YAZI: BAHAR KADER
STYLING: BAHAR KONGEL FRANSEZ
FOTOĞRAF: EMRE ÜNAL
“Hayatta üç büyük hayalim var. İlki Tarkan’la tanışmak, diğeri bir Walt Disney animasyonunda Kayıp Balık Nemo gibi bir karakteri seslendirmek ve kendime ait maskara markamı piyasaya sürmek.”
“Yapmazsanız pişman olacağınız bir şey var mı hayatta?” diye soruyorum Meryem Uzerli’ye iki saatlik röportajımızın sonunda, cevabını düşünmeden, önce gözleriyle sonra sesli veriyor: “Kalbimin sesini dinlemezsem.” Bunun içten bir yanıt olduğunu söylediği anda biliyorsunuz, çünkü onun karşısındaki insanda önem verdiği ilk şey samimiyet; “Benim için gözler çok önemli çünkü onların yalan söyleme şansı yok. Konuşmasanız bile gözlerinizle ne söylemek istediğinizi karşınızdaki insana anlatabilirsiniz,” diyor söyleşimizin başında…
Ona büyük anlamlar atfetmek istemiyorum, zira kendisi de bundan çok hoşlanmayacaktır ama çarşamba günleri hayatı durduran bir prodüksiyonun izlenme sebebiydi Meryem Uzerli. Öncesinde hiç tanımadığımız bu tatlı kadını bir anda neden çok sevdiğimiz çok konuşuldu. Hatta bu durum kendisine de soruldu ve o da içten kahkahasını atarak, “Bilmiyorum,” dedi. Söylediğinde samimiydi, bir süre önce hiçbir hesap, kitap yapmadan Berlin’e çekip giderken ve geri döndüğünde de samimiydi. Çünkü öz saygısı vardı ve kendisiyle arasındaki mesafe açılmıştı. Onunla kariyerinin zirvesindeki bir aktrisin bizim gibi dertlerinin olabileceğini, seçimleri için herkese “Dur,” diyebileceğini öğrendik. Yeni bir Meryem olarak geri döndüğü İstanbul’un sonbaharı selamladığı günlerden birinde röportaj için buluştuk kendisiyle. Hava şansımıza sıcaktı, üzerindeki tiril tiril, askılı beyaz elbisesiyle aracından inip, röportajı yapacağımız kafeye doğru yürürken, onun en çabasız halinde bile çok güzel göründüğünü söylemeliyim. Hafif esen tatlı rüzgarda dalgalanan parlak sarı saçları, sağlıklı cildi, harika gülümsemesi ve tüm samimiyetiyle “Merhaba,” dediğinde bir kez daha anladım neden bu kadar çok sevildiğini: Doğaldı ve güler yüzlü olmanın bütün kapıları açabileceğini çok iyi biliyordu. Ayrıca kıvrak zekalı insanlarda görülen ölçülü mizah yeteneğini de tatlılıkla sergilediğini konuşmamızın ilk başında, “Harika görünüyorsunuz,” dediğimde, “Gerçekten mi? Bana böyle şeyler söyleme, duygulanıyorum ve zaten annelikten sonra hormonlarım üst seviyede çalışıyor,” cevabını verdiğinde anladım.
Meryem Uzerli, duygularını doğrudan ortaya saçmayı değil, yaptığı espriler üzerinden aktarmayı tercih ediyor. Söz konusu duygular olunca da lafı hiç dolandırmadan soruyorum, “Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?” Cevabını vermeden önce gözünün önünden kızı Lara’nın geçtiğini görebiliyorsunuz, “Hamileyken sürekli düşünüyorsun ‘Acaba nasıl olacak, şöyle mi olacak, böyle mi hissedeceğim,’ gibi sorular geçiyor aklından. Yetişkin olarak bu sorulara verecek cevapların oluyor ya da etrafında çocuk sahibi olmuş arkadaşlarını düşünüyorsun ama ne kadar plan yapsan da aslında hiçbirinin tecrübe etmeden gerçek olmadığını da biliyorsun. Çünkü o senden bağımsız bir birey, bir ruh… O bireyi, o ruhu vücudunda taşıyorsun. Sonra senin çocuğun dünyaya geliyor ve hiç düşünmediğin, bilmediğin bir şey yaşıyorsun,” diyor. Tüm bunları anlatırken aynı zamanda beden dili de çalışıyor Uzerli’nin, samimiyetle yanıt vermek istiyor, ellerinden yardım alıyor ve mimikleri konuşmasını tamamlıyor. Kızının ondan bağımsız bir birey olduğunu, bambaşka bir karakteri, hayatı, seçimleri olacağını söylüyor ve ekliyor, “Karakter çok özel ve kıymetli bir şey. Doğduğu anda sen çocuğunla tekrar tanışıyorsun. Bu söylediğim tanışma sevgi anlamında değil, onunla zaten karnında taşıdığın süre boyunca çok güçlü bir bağın oluyor. Asıl, korku, güven, korumak ve korunmak anlamındaki tanışmadan bahsediyorum. Hayatım boyunca mucizelere hep inanan biri oldum ve Lara da benim hayatımın mucizesi oldu. Allah’ın hediyesi gibi… Sanki bana, ‘Meryem sen bugüne kadar mucizelere inandın ve bak bu da onun belgesi, mührü,’ der gibi oldu.” İnandığı doğrularının peşinden giden bir karakter Meryem Uzerli, onunla yaptığımız sohbet derinleştikçe anlıyorum ki her seçiminin arkasında duruyor, tüm sonuçlarına göğüs gerdiği gibi kendine de dersler çıkarmayı iyi biliyor. Kızını hayata yalnız getirmeye karar verdiğinde birçok kadının istediği ama cesaret edemediği bir kararlılıkla tercihini hiç kimseye sorgulatmayacağını net bir dille izah etmişti. Onun kesin tavrı hayatının hiç bilmediğimiz tarafında mutlaka değişiklikler yaptığı anlamına da geliyordu. Kızı Lara’yı anlatırken zaman zaman gözleri mutluluktan dolan bu genç kadının yeni Meryem’le tanışmasının nasıl olduğunu soruyorum. Cevabı, duygularının onun analitik tarafını gölgelemediğinin kanıtı: “Anne olduktan sonra hayatımda her şey değişti, aynı zamanda her şey aynı kaldı. Tabii ki çocuk doğurmak, büyütmek çok büyük bir olay olduğu için kendini yeniden tanıyorsun, değiştiğini görüyorsun. Mesela tekrar Türkiye’ye geldim ve Temmuz başından beri burada yaşıyorum. Lara’yla beraber mutlu yaşayabileceğimiz bir evimiz var. Eskiden daha sabırsız bir insandım, düşünürdüm ve hemen olmasını isterdim. Ama Lara doğduğundan beri her günümüz ayrı bir sürpriz ve birlikte gelişiyoruz. Düşünsene hayatta her geçen gün bir gün daha yaşlıyız, değişiyoruz,” diyor. Bu sözleri söylerken, insanı hipnotize eden mavi gözlerinde yaşama karşı duyduğu tutkunun yansıması beliriyor.
Çekimden karelere minik bir bakış atmak için fotogaleriye tıklayın, röportajın ve çekimin tamamı için dergiyi bayinizden istemeyi unutmayın!
GÜNLÜK TAROT FALINIZ
