Ana SayfaMagazinErol Evgin `Ruhum 20 yaşında`

Erol Evgin `Ruhum 20 yaşında`

Yeni single`ını, albüm hazırlıklarını ve ailesini Hürriyet Magazin`e anlatan Erol Evgin`den keyifli bir röportaj:  

Bu sene yeni yıla kimsiz giriyorsunuz Erol Bey?       

– “Yeni Yıla Sensiz Giriyorum” bir Murat Evgin bestesi. Askerdeyken kışlanın hüznüyle yazmış. Ben dinlediğim zaman çok sevdim ve bunu single yaparak bu yılbaşı öncesi sevenlerle buluşturayım istedim.  

Türkiye’de yıllardan beri insanlar gelip geçiyor, devirler değişiyor ama hep bir Erol Evgin gerçeği var. Her zaman var olabilmenin sırrı ne?
 
– İnsanın ömrünü işine adaması diye özetleyebiliriz. Ben yalnız bu işi seviyorum ve bunu yapıyorum. Mimarlık da yaptım ama hep müzik düşündüm.

Artık sadece iş yetmiyor. Adının duyulması ve diğerlerinin arasından sıyrılman için biraz sansasyonel de olmak lazım gibi bir durum oluştu…

– Evet, haklısınız ama yalnız bizde değil, bütün dünyada böyle. Günümüzde klasik müzik virtüözleri bile soyunuyor mesela. Benim yapımsa bu. Duygularını, düşüncelerini, içini birebir yansıttığın zaman çok başarılı olacağına inanıyorum. Benim içim dışım bu. ınsanlar da bunu seviyor. Beklentileri çok fazla değil yani… “En ünlü ben olayım, en çok kişiye ben hitap edeyim” diye bir hırsım, “Türkiye beni sevsin” diye bir kaygım yok.

O zaman siz 2000’li yıllarda müzik piyasasına girseydiniz, işiniz çok zor olurdu…

– Kesinlikle… Ben 1970’li yıllarda bir üniversite öğrencisi, sonra da bir üniversite mezunu olarak girdim müzik dünyasına… ıyi bir aile çocuğuydum. O zaman bunlar prim yapan unsurlardı. şimdi böyle primler yok. Günümüzde prim yapan şeyler çok daha başka. Onun için işim daha zor olurdu diye düşünüyorum.

Bugünkü şarkıcılardan kim gibi olurdunuz?

– Bir isim gelmiyor ki aklıma. Benim tarzımda kim var? Murat Evgin gibi olurdum mesela!

Zaten soyunmayacağınız için sizden Tarkan’lık beklemiyorum!

– Yok yok. Olmazdı vallahi, benden Tarkan olmazdı!

“İstersen Evlenelim Davullarla Zurnalarla” diye şarkı söylerken aslında bana evlenme teklifinde bulunduğunuzu düşünen ben, sizinle evlilik hayalleri kurarak büyüdüm. Ben ve benim gibiler… Bir zamanlar çocukların evlenmek istediği yıldız olmak nasıl bir duygudur?

– Bu şarkıları ilk söylediğimiz dönemdeki 0-6 yaş grubu kız çocuklarıyla çok iyiydi aramız. Onların bir çoğuyla evlenmek üzere ekrandan anlaşmıştık, tıpkı sizin gibi! (Gülüyor) Gerçekten çok hoş anılarım var o döneme ait… Babalarına bıyıklarını kestirenler var. Babalarına beyaz pantolon ve renkli ceket aldıranlar var. Ben ekranda şarkı söylemeye başlayınca hemen yatak odasına gidip, en güzel elbisesini giyip sonra ekran karşısında oturanlar var. Sizin gibi de bana evlenme teklif edecek diye mahcup olanlar var. Bir tane de İzmir’den bir hikaye var. “Ben Erol Evgin’le evleneceğim” diyor küçük kız. Diyorlar ki “O evli”… “Olsun, karısı çirkin” diyor. Çok gülmüştük buna.

Altı yıl aradan sonra müzik piyasasına dönmeye nasıl karar verdiniz?

– Altı yıl önce “ıbadetim”i çıkarmıştım. Sonra Melih Kibar aramızdan ayrılınca, unutulmayan şarkılarımızı bir koleksiyon olarak toplamak görevi bana düştü. O yüzden bu işler biraz uzadı. Murat “Haydi baba artık kolları sıvayalım” deyince böyle bir çalışma yaptık. Single’da iki şarkı var, “Yeni Yıla Sensiz Giriyorum” ve “Sensiz Olmuyor” diye. şimdi bu bir haberci diyelim. Bir albümün habercisi… Albüm mart sonunda çıkacak. Orada da 10-12 yeni şarkı olacak.

Nasıl değerlendiriyorsunuz müzik piyasasını? Artık insanlar albümlerden para kazanamıyor…

– Doğubank ış Hanı’nın bodrum katında olduğu günlerden beri müzik dünyasının içindeyim. Bütün Türkiye müzik pazarı 16 dükkandan ibaretti! Gerçekten bugün çok büyük bir kriz yaşanıyor. Önceleri sebep korsandı ama artık yasal olarak internetten indiriliyor. Böylece albüm satmak zorlaşıyor. Bunun için acilen çözüm üretilmesi lazım. Yasalarla olacak şeyler bunlar tabii…

Sizin 70’li yıllardaki şarkılarınıza bugünün gençliği bile eşlik ederken, geçen yazın hit’lerini neden hatırlayamıyoruz?

– Eskiden “Bu yaza damgasını vuran şarkı” diye bir söz yoktu. Bunlar yeni çıktı. Geçen yazı düşünüyorum da, ben de hatırlamıyorum. Zamanların, dönemlerin ruhları olduğuna inanıyorum. 70’li yılların ruhunda her şey daha uzun solukluydu. Giysilerimizi, eşyalarımızı daha uzun süre kullanırdık. Dostluklar, arkadaşlıklar, aşklar, şarkılar, şiirler daha kıymetliydi. şimdi her şey çabuk tüketip atmak üzere kurgulanmış. 2000’li yılların dönem ruhu bunu gerektiriyor. Dünyada da, bizde de böyle. Hiçbir şeye fazla bağlanmadan, her şeyi çok çabuk yok ediyoruz. şarkılar da bundan payını alıyor.

Böyle bir dönemde albüm çıkarmak biraz cesaret işi değil mi o halde?

– Yani artık müziğe 40 yılını vermiş biri için cesaret değil. Hata da yapabilirim. Öyle bir hata yapma hakkım da var.

Hiç sinirlenmez misiniz? Sizi bir kere bile kızgın gördüğümü hatırlamıyorum ekranlarda.

– Sinirlenirim. Ama seyirci karşısında hiç kızamam. Öyle bir hakkımın olmadığını düşünüyorum. Türk seyircisi çok başka. Dünyada en çok şarkı seven milletlerin başında gelir Türkler. Onun için çok şey borçluyuz seyirciye.

Sizi neler kızdırır?

– İşini doğru yapmayan insanlar, aksaklıklar, yalan… Onun dışında iyi niyetli olan hiçbir şey kızdırmaz beni. ıyi niyetli olan her türlü hatayı kabul ederim.


Zamanı dondurup, 20 yaşında kalmayı nasıl başardınız?

– (Gülüyor) Kalmadığımı biliyorum ama ruhum için öyle. ıçim 20 yaşında. Aslında burada genetik faktörler önemli. Genetiğimin iyi olduğunu zannediyorum. Anne tarafım çok uzun yaşıyor. Genetik, işin yarısı. Diğer yarısı da ruh ve beden sağlığı. Stres geliştirmemeye çalışırım. Hemen unuturum, siler atarım. Kimseye kin tutmam. Yürekler için ağır bir yüktür kin. Ben de mutluluk için çaba harcarım, özen gösteririm.

Size torununuz “Gukgak dede” mi diyor?

– Evet… Tavuklar var bizde. Onları görmek istediği zaman “Gukgak Dede’ye gidelim” diyor. Torun sevgisi çok ilginç. Sorumluluğu yok ama sevgisi çok büyük.

Single, albüm hazırlıkları, aile… Geriye kalan zaman neye harcanıyor?

– Plaza Otel’de haftada bir gece sahne alıyorum, onu da unutmayayım. Altıncı yılıma girdim orada. 200 kişilik küçük bir yer. Evimde şarkı söyler gibi söylüyorum. Anılarımı anlatıyorum, şakalar, bazen fıkralar, şiirler, kahkahadan gözyaşına, oradan tekrar kahkahaya dönüyoruz. Çok keyifli 3 saatlik bir şov oluyor.

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI