Ana SayfaYaşamClaude Monet Ekim’de Sabancı Müzesi’nde

Claude Monet Ekim’de Sabancı Müzesi’nde

Empresyonizm (İzlenimcilik)… Bir dönemin ağır eleştiri konusu… Sanatta devrim… Ve bu akıma adını veren Claude Monet… 
Delacroix ve Courbet’nin ardından Edouard Manet ve arkadaşları Fransa’da 3. devrim dalgasını başlattı ve sanat dünyasında büyük bir yeniliğin önünü açtılar. Klasikleşmiş ve gelenekselleşmiş resimlerin aksine ışık-gölge oyunlarıyla o anı resmetmeye başladılar. Bir diğer değişle izlenimlerini kanvasa aktarıyorlardı. Manet ve arkadaşları ilk örneklerini sergiledikleri dönemde sanat eleştirmenleri tarafından ağır eleştiriler aldı; dalga konusu haline bile geldi. Hatta 1863’de Manet’nin eserleri akademi ressamları tarafından ‘Salon’a kabul edilmediği için ‘Salon des Refuses` (Reddedilenler Sergisi) adıyla sergilendi. Bu yaklaşık 30 yıl sürecek bir savaşın da başlangıcı oldu. Fırça darbeleri bu günden itibaren giderek belirginleşti, geçişler yumuşaklaştı, renk ve gölge oyunları arttı.

Manet’in ilerlediği bu yolda fikirlerini

 geliştirmesini sağlayan ve de daha sonrasında akıma ismini verecek olan yoksul ve inatçı bir isim daha vardı: Claude Monet (1840-1926). Monet nehir manzaralarını resmettiği ve empresyonizmin tüm etkilerini taşıdığı resimlerini diğer ressamlardan çok daha farklı bir şekilde yapıyordu. Hiçbir anı kaçırmamak için ufak bir kayığı atölyesi haline getiren Monet, ‘tüm doğa resimlerinin yapıldığı yerde bitirilmesi gerektiğini’ savunuyordu ve bunu uyguluyordu. Çünkü bu sayede doğanın ‘o’ anını yakalayıp, ‘izlenimini’ tuvaline aktarabiliyordu. Hızlı fırça darbeleriyle doğanın o anını o anda kayığında tamamlayan Monet’nin bu yeni yöntemi Manet’e de ilham olmuştu ki hatta Monet’i bu şekilde 1874’te resmetti (üstte). Monet’nin de resimlerindeki bitmemişlik ve baştan savma hissi de aslında yöntemin bir getirisiydi. Eleştirmenlerin özellikle eleştirdiği nokta da bu oluyordu. 1874’te sergi için bir araya gelen bu sanatçıların arasında Monet’in ‘Impression: Soleil levant’ (İzlenim: Gün doğumu) eseri bir eleştirmenin biraz aşağılayarak ve dalga geçerek bu şekilde resim yapanları

 ‘Empresyonistler (İzlenimciler)‘ olarak adlandırması ile akımın da ismini vermiş oldu (solda). Gotik ve Barok akımlarında da olduğu gibi başta aşağılayarak eleştirilerek konulan isim daha sonra sanatçılar tarafından benimsendi ve sanat eleştirmenleri büyük bir yara aldı. Ama İzlenimciler başlarda kendileri için büyük bir savaş vermek zorunda kaldı. 1876’da hala gazetelerde eleştiriler sert bir şekilde devam ediyordu:
‘Durand-Ruel’de içindekilerin resim olduğu iddia edilen bir sergi açıldı…Bu sözde sanatçılar kendilerini ‘Empresyonist’ olarak tanımlıyorlar. Bir tuval parçası alıyorlar, bir de boya ve fırça, tuvale rastgele birkaç renk lekesi atıyorlar, ortaya çıkan şeye de imzalarını basıyorlar. Bu insanların, yolda buldukları taşları elmas sanarak toplayan tımarhane delilerinden pek bir farkı yok.’
Tekniği eleştiren bu eleştirmenler aynı zamanda izlenimcilerin seçtikleri konuları da yerden yere vuruyorlar. Rastgele seçilen mekanlar gelenekselleşmiş resimleri hiçe saydığı için eleştirmenleri çileden çıkartıyordu. Tren garından bulvarlara, nilüferlerden herhangi bir günlük yaşam sahnesine… Her kare empresyonistler için resme değer oluyordu. İnsanların bu resimlere değer vermesi için de bir süre geçmesi gerekti. Bir süre sonra empresyonist eserlere hakkını vermek için resmin dibinden değil biraz daha uzaktan bakmaları gerektiğini fark ettiler ve tüm karmaşık lekelerin aslında nasıl da mucizevi bir görsel deneyimi anlattığını anladılar. Monet’in de yaptığı gibi sanatçı  nerede resmetmeye değer bir renk birleşimi görsün onu resmediyordu. Monet hatta defalarca günün farklı saatlerinde su üzerindeki nilüferleri resmediyordu. Her seferinde de bu nilüferler bir başka renk tonlamasıyla karşımıza çıkıyordu çünkü güneşin ve bulutların duruşu, renk oyunları ile bize Monet’in o anki izlenimini aktarıyordu (sağda). Ve bu eserler zorlu bir mücadeleden sonra da olsa tam bir zafer kazandı. Ve Monet ile Renoir gibi başlarda genç olan ressamlar bu zaferin tadını çıkartabildiler. Avrupa’da ünlü ve saygın birer sanatçı olarak hayatlarına devam ettiler. Sanat eleştirmenlerinin ise bu denli yanılmış olması camiadaki saygınlıklarını yitirmelerine sebep oldu.
İşte sanat tarihinde böylesine devrim niteliğindeki bir akımın yaratıcılarından olan Claude Monet’nin eserlerini önümüzdeki günlerde yakından inceleme fırsatını bulabileceğiz. 06 Ekim’de Sabancı Holding ana sponsorluğunda Sakıp Sabancı Müzesi’nde ‘Monet’nin Bahçesi’ adı ile sergilenecek bu sergiyi 09 Ocak 2013 tarihine kadar görebileceğiz.  Akıma adını veren Monet’nin olgunluk dönemi eserlerinden oluşacak sergide daha çok geç dönem eserlerini yani çiçek ve doğa temalı resimlerini inceleyebileceğiz. Giverny Bahçesi’ndeki evinin resimleri, bahçe manzaraları, nilüferleri ve ünlü Japon köprüsünün de yer alacağı sergide Monet’nin birden çok resminde gördüğümüz eşi Camille’in kişisel eşya ve fotoğrafları da sergilenecek.
09 Ekim 2012 – 06 Ocak 2013 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşecek ‘Monet’nin Bahçesi’ni mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. Bir akıma adını veren modern sanatın temellerinin atıldığı bu önemli eserlerin büyüsü karşısında kendinizden geçeceksiniz. 
Sakıp Sabancı Müzesi: Emirgan Mh.  Sakıp Sabancı Caddesi 42 Emirgan
Tel: 0212 277 2200

INSTAGRAM

SOSYAL MEDYADA BİZ

58,698BeğenenlerBeğen
50,163TakipçilerTakip Et
879TakipçilerTakip Et
6,728TakipçilerTakip Et
1,569AboneAbone Ol

TAROT FALI